İlişki sorunları, çiftlerin en sık yardım aldıkları şikâyetlerin başında gelmektedir. Psikolojik sorunlarından dolayı psikoterapi desteği almak isteyen kişilerin %40’ında evlilik sorunlarının, yaşadıkları sorunların bir parçası olduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca mevcut dünya düzeni buna bir çare olamamaktadır. Benim düşüncem; daha düzgün işleyen bir dünya, çiftlerin birbirlerine sözde ne kadar kötü insanlar olduğunu söyleyip durmalarına bir son verip, onları sessiz bir odaya davet edecektir. Sonra da o sessiz odada şu an içinde bulundukları cehennemi nasıl inşa ettiklerini taa ilk aşamasından itibaren onlara anlattıracaklardır. Çift, birbirlerine duydukları nefretin çocukluklarında yaşadıkları duygusal olaylarla şekillenmiş farklı kişiliklerinin çatışmasının doğal bir sonucu olduğunu zaman içinde çaba göstererek anlayacaktır.
Hayal mi?
Bahsettiğim o modern dünyada çiftler kendileri başvurmadan her hafta düzenli olarak bir psikoterapist tarafından ziyaret edilecektir. Bu evlilik terapisi oturumları, iyi ve sıradan bir hayatın düzenli bir parçası gibi görülecektir. Keyifli pazar kahvaltıları, nasıl hayatın bir ritüeliyse bu seans da öyle olacaktır ve bu ritüelin sağladığı rahatlama işlevini yüklenecektir. Her şeyden önemlisi de her iki taraf da terapi gördüğü için deli damgasını yemeyecektir; günümüzde birçok insanın terapi görmeyip zaman içinde deliliğe doğru yol almasının acıklı nedeni tam olarak bu damgalanma korkusudur.
Bu ideal terapist, çiftten ilişkilerini başlangıcından itibaren anlatmalarını isteyecektir. Çiftin yapmak isteyip zayıf, meşgul ya da kafası karışık olduğu için kendisinin yapamadığı değişiklikleri yaşamasını, terapist bir katalizör işlevi görerek sağlayacaktır.
Bu terapist, insanların dinlerdeki affediciliğe ve ölümden sonraki yaşamdaki sonsuz anlayışa inanmadıkları ancak hem affedilmeye hem de anlaşılmaya hala yoğun bir gereksinim duyduğumuz bir çağ için umut kaynağı olacaktır.
Bu Hizmet Neden Herkese Ulaşmıyor?
Bu tür bir hizmetin bugün verilmemesinin nedeni, kapitalizmin henüz yeterince gelişmemiş olmasıdır. Egzotik meyveleri evimize sipariş verebiliyor, oturduğumuz yerden dünyanın uzak bir köşesinde yaşayan biriyle iletişim kurabiliyoruz ancak ilişkilerinizi inceleyip iyileştirmemizi sağlayacak etkili yöntemler bulmak için sürekli mücadele etmemiz gerekiyor.
Sorun aslında biriyle birlikte olmakla ilgili her şeyi bildiğimizi sanmamızdan ve bu konuda yeni bir şeyler öğrenmek için çaba göstermekten kaçınmamızdan kaynaklanıyor. Bir uçağı indirmeyi ya da beyin ameliyatı yapmayı içgüdüsel olarak nasıl bilmiyorsak, ilişki yürütmeyi de kendi kendimize içgüdüsel olarak bilmemiz mümkün değildir.
Yetişkin dönemimizde dengeli bir sevgi ilişkisini nasıl kuracağımızı düşünürken, çocukken sevilmenin nasıl bir şey olduğunu anımsamaya çalışmaktansa anne babamızın bizi severken harcadığı çabayı, o olağanüstü emeği hayal etmeyi denemeliyiz. Bunu yapabildiğimizde ilişkimizde hangi tarafın neden okları attığını anlar, gerekli önlemlerimizi alıp daha iyi bir ilişki geliştirir ve böylece bu durumun beklenmeyen hediyesi olan daha tutku ve duygu dolu bir ilişkiyi de rahatlıkla yaşayabiliriz.
Sevgiyle Kalın..