İnsan gözünün görme kapasitesi sınırlıdır. Hücreler bu sınırın çok altında kalan bir boyuta sahiptir. Örneğin erkek üreme hücresi santimetrenin 250’de biri kadar küçüktür. Bu nedenle teknolojik bir alet kullanmadan hücreyi gözlemlemek imkansızdır.
Bu nedenledir ki ilk mikroskop bulunana kadar insanoğlunun hücrelerden haberi bile olmamıştır. Yani 1665’de Robert Hooke ilk mikroskobu yaparak şişe mantarına bakmadan önce hücre hakkında hiç bir bilgimiz yoktu.
Bu gözlem teknolojinin gelişmesi sayesinde olmuştur. Sonrasında Antonie Von Leeuwenhoek daha gelişmiş bir mikroskopla mikroskobik canlıları gözlemlemiştir. Teknoloji geliştikçe gözlemlerin kalitesi artmış, hücremin içindeki organelleri gözlemleyecek mikroskoplar geliştirilmiştir.
Işık mikroskobundan sonra geliştirilen elektron mikroskopları çok daha fazla büyütme oranına sahiptirler. Bu sayede organellerin yapıları ve çekirdekteki DNA hakkında yeni bilgiler ortaya çıkmıştır.
Hücre gözleminde mikroskopların kullanılmaya başlamasına öncülük yapan teknoloji merceklerin kullanılmaya başlamasıdır. Mercekler büyütme özellikleri sayesinde teleskop, mikroskop, dürbün, fotoğraf makinesi gibi aletlerde kullanılırlar.
Gelişmiş teknolojik cihazlarla gözlem yapan Türk bilim insanı Aziz Sancar, hücre çekirdeğinde bulunan DNA’nın nasıl çalıştığına dair yaptığı yeni keşiflerle Nobel Bilim Ödülü almıştır.