Merfu hadisler bizzat Hz. Muhammed tarafından söylendiğine emin olunan sözlerdir. Örneğin veda hutbesini binlerce kişi dinlediği için, peygamber efendimizin bu hutbede söylediği her söz, merfu hadis olarak değerlendirilir.
Sahabîlerden söz, fiil ve takrir olarak rivayet edilen haberlerdir. Bu haberlere mevkûf denilmesi, isnadın sahabede kalmış olması dolayısıyladır. Yani o söz ya da davranış Hazreti Peygambere değil sahabîlere aittir. Buna göre bir râvînin “falan sahabe şunu yaptı, şöyle dedi” diye naklettiği rivayetler mevkûftur.
Mevkûf hadisler de Merfû hadisler gibi gerek râvîleri yönünden ve gerekse isnadları yönünden sahih veya zayıf olabilirler.
Örneğin; Abdullah b. Mesud'un "Bir müneccime veya kâhine giderek onların söylediklerini kabul eden kişi Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e nazil olanı inkar etmiş demektir" sözü bu hususta örnek olarak verilebilir.
Mevkuf hadis nedir, kimden gelmiştir
Arapçada vakfetmek, durdurmak, bekletmek ve dondurmak anlamına gelir. Mevkuf kelimesinin sözlük anlamı ise durdurulmuş, duraklatılmış olan şeydir. Sahabe tarafından aktarılan ancak bizzat Hz. Muhammed tarafından söylenip söylenmediği bilinmeyen hadislere mevkuf denir.
Mevkuf hadislere inanmamak günah değildir. Çünkü bu hadislerin doğru olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir.
Mevkuf hadis örnekleri nelerdir
Hz Aişe radiyallahu anhe dedi ki:
كُنْتُ أَدْخُلُ بَيْتِي الَّذِي دُفِنَ فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ وَأَبِي ، فَأَضَعُ ثَوْبِي، فَأَقُولُ : إِنَّمَا هُوَ زَوْجِي وَأَبِي فَلَمَّا دُفِنَ عُمَرُ مَعَهُمْ ، فَوَاللَّهِ مَا دَخَلْتُ إِلَّا وَأَنَا مَشْدُودَةٌ عَلَيَّ ثِيَابِي حَيَاءً مِنْ عُمَرَ
"(Hz. Peygamber ve Ebû Bekir vefat ettikten sonra) Evime girerdim, burada yatan kocam (Muhammed) ve babamdır (Ebü Bekr) diyerek soyunurdum. Fakat (Hz.) Ömer oraya defnedildikten sonra Ömer’den haya ederek asla soyunmadım, hep giyinik kaldım." İmam Ahmed, Müsned hadis no: 25090; Hakim, Müstedrek hadis no: 4347. Hadis sahihtir.
Hz Ebubekir radıyallahu anhu buyurdu ki: "Doğruluk emanet, yalan ise ihanettir".
Halife Hz Ömer radıyallahu anhu Hacerül Esved taşını öptü ve şöyle dedi:
وَاللَّهِ إِنِّي لأَعْلَمُ أَنَّكَ حَجَرٌ لا تَضُرُّ وَلا تَنْفَعُ، وَلَوْلا أَنِّي رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ يُقَبِّلُكَ مَا قَبَّلْتُكَ
"Vallahi biliyorumki sen bir taşsın insanlara ne yarar nede zarar veremezsin eğer ben Resülullah sallallahu aleyhi sellemi seni öperken görmeseydim seni öpmezdim".
Humeydi, Müsned, Müsnedi Ömer hadis no: 9; Buhari Hac 50, Müslim Hac 251; Taberani, Mücemi Evsat hadis No: 3042.
"Şüphesiz din, gecenin sonunda yapılan birtakım amellerden ibaret değildir. Din, ancak verâ iledir".
Hz. Ömer şöyle der: 'Bu ümmet için en çok korktuğum kişiler, münafık âlimlerdir. 'Bir âlim nasıl münafık olur?' diye sorulduğunda, Hz. Ömer 'Dili ile âlim, fakat kalbi ve ameli ile cahil olmak suretiyle.. der.
Hz. Ömer: Alim kişinin dünyayı sevdiğini görürsen, kendisin den istifade ettiğin dinî meselelerde onu itham et ve ihtiyatlı davran. Zira kişi neyi severse, sevdiği o şeye dalar' dedi.