İlk bakışta baktığımızda yönetmelikte hiçbir değişiklik yapılmaksızın yani Anadolu Liselerine öğretmen seçimine ilişkin bir mevzuatımız yokken açılan sınav neyin nesi diye düşünülebilir.
Mevzuat olmasa da yargı kararı var. Bu karar Fen ve Sosyal Bilimler liselerine öğretmen alımının sınavla yapılması düzenlemesinin eksik olduğu Anadolu Liselerinin de kapsam içinde olması gerektiğine yönelik.
Karar çıkalı aylar oldu fakat idare (MEB) karara itiraz etti. İtirazın sonuçlanmasını beklemek adına bir düzenleme yapılmadı.
Dava açan Eğitim Sen ve Bakanlık yetkilileri yaptıkları görüşmede sadece dönüşen okullarda görev yapan Anadolu Lisesi öğretmeni olmadığı halde Anadolu Lisesi öğretmeni olarak görev yapan öğretmen sayısının 17bin civarında olduğu ortaya konuldu. Bu rakama dönüşme dışındaki okullar da eklendiğinde çokça artacağı gerçeği ortada. Bu durumda Eğitim-Sen itirazın sonucunu bekleme kararı almıştı.
Kararın uygulanması halinde şu anda yukarıda bahsettiğimiz 17bin ve diğer öğretmenlerin atamalarının iptal edilmesi gerekecekti. Bu kadar büyük bir sayıyı mağdur etmek kimsenin işine gelmemiştir. Bekleme kararı alınmıştır. Anadolu Liselerinde adeta ikinci 2005/73 vakası söz konusudur.
Bakanlık bu noktada sıkıştığından itirazın da lehine sonuçlanmasına çok ihtimal vermediğinden sınav açma kararı almıştır. Böylece bakanlığın elinde atanabilecek bir çok öğretmen mevcut olacaktır. Olası geri dönüşlerde de bu öğretmenlerden yararlanılabilecektir.
Burada çok stratejik bir yol izlenmesi bir plan yapılması gerekir. Bu planların da kamuoyu ile paylaşılması şarttır. Bu paylaşım ve şeffaflık sayesinde öğretmenlerin kafalarındaki soru işaretleri giderilmiş olacaktır.
MEB’in öncelikle yönetmelikte düzenleme yapması Danıştay kararını ve 6111 sayılı torba yasanın gereğini yönetmeliğe işlemesi gerekir. Mevcut yönetmelikte 6111 ile kaldırıldığı halde Takdir, Teşekkür ve Aylıkla ödül ibareleri bulunmakta, Başarı, Üstün Başarı ve Ödül’ler ise yer almamaktadır.
Ayrıca MEB’in kalıcı bir çözüm bulması yeni mağduriyetler yaratmaması gerekir. Yayımladığı kılavuzda bazı küçük düzenlemeler yaparak sınav ücreti dahil bazı sorunları çözmesi yerinde olacaktır.
Örneğin;
Daha önce de belirttiğimiz gibi 2009 Mart ayında 4B sözleşmeli öğretmen olarak görevlendirilen öğretmenler birkaç günle başvuruyu kaybetmektedirler.
Yine aynı dönemde kadrolu öğretmen olarak Şubat ayı sonunda atanan öğretmenlerden sözleşmeli iken kadroya geçenler 4B maaşlarının iadesinde sorunlar yaşandığı için 15 Mart’ta göreve başlatılmışlardır. Bu öğretmenlerimiz de birkaç günle sınava başvuramamaktadırlar.
Bu mağduriyetlerin yanında;
632 sayılı KHK’ya göre sözleşmeli öğretmenlikte geçen süreler kadrolu öğretmenlikte geçmiş gibi sayılması gerektiği halde İlsis (MEBBİS) kayıtlarında bazı sorunlar bulunmakta ve öğretmenlerin 3 yıl hesabına bu süreler dahil edilmemektedir. Bu nedenle de başvuramayacakların sayısı hayli fazladır.
Pazartesi günü başvuru sistemi açılmadan önce MEB’in gerekli tedbirleri alması gerekir.
Yönetici atama ile ilgili durum nedir?
Anadolu Liselerine yönetici atama konusunda bir çok soru kafaları karıştırmaktadır. Gelişen duruma ve geçmişteki yargı kararları ile bakanlığın Anadolu Liselerine öğretmen atamada sınava dönüş yapması birlikte değerlendirildiğinde,
Anadolu Liselerine atamalarda Anadolu Lisesi öğretmenlerinin öncelikli atanmaları şarttır. Bu konuda da düzenleme yapılması kaçınılmazdır.
Bakanlığın son bir manevrayla 09(08/2011’de düzenlediği;
“MADDE 8 – (Değişik:RG-9/8/2011-28020)
(1) Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri yöneticiliklerine; bu eğitim kurumlarına seçilerek öğretmen olarak atanıp, görev yapan ya da bu eğitim kurumlarında görev yaptıktan sonra herhangi bir nedenle ayrılmış olmakla birlikte yeniden bu eğitim kurumlarına sınavsız atanabilme hakkını kaybetmemiş olanlar ile 19/12/2010 tarihli ve 27790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinin Öğretmenleri ile Güzel Sanatlar ve Spor Liselerinin Beden Eğitimi, Müzik ve Görsel Sanatlar/Resim Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına Dair Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte olan ilgili mevzuata göre her türlü Anadolu liselerine yazılı, sözlü ya da mülakat/uygulama sınavları sonucuna göre atanıp görev yapmış olan öğretmenler arasından atama yapılır.”
Hükmüne son gelişmeler doğrultusunda Anadolu Liselerinin de dahil edilmesi gerekir.
Yine MEB’in dönüşen okullarda Norm kadroları ayırması kaçınılmazıdır. İllerimizin büyük bir kısmında dönüşen okullarda Anadolu Normu ile Genel Lise normu ayrılmamıştır. Bu ayrımın geçmişte olduğu gibi gerçekleştirilmesi, ülke genelinde birliğin sağlanması gerekir.
Eğitim öğretim sürecinin devam ediyor olması nedeniyle bu düzenlemelerden öğrenci mağduriyetine yol açmamak adına öğretim yılı sonu beklenebilir. Yada süreç işletilir görevden ayrılıp başlamalar öğretim yılı sonuna bırakılabilir.
Bu değerlendirmeleri hukuk kuralları ve gelişen durumlara göre yapıyoruz. İdarenin uygulayıp uygulamama noktasında özellikle yargı kararlarında bir tasarrufu bulunmamaktadır. Zaman zaman böyle bir tasarruf varmış gibi hareket edilse de bu bırakın diğer kanunları anayasamızın;
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Hükmüne de aykırıdır.
En çok sorulan soru?
Anadolu Liselerine sınavsız atanan öğretmenler ile Anadolu Liselerine Anadolu Lisesi öğretmeni olmadığı halde (Anadolu Lisesi öğretmeni ile aynı şartlarda yarışarak) atanan yöneticilerin atamaları iptal edilecek midir?
İşte bu sorunun cevabı MEB’i en çok zorlayacak olan konudur. Bu konu sendikaları dahi zorlamaktadır. 2005/73 ‘te böyle bir süreç yaşanmış ve idare mahkeme kararını geç uyguladığı için yıllar sonra atamalar iptal edilmiştir.
Böyle bir örnek ortada iken MEB’in nasıl tavır alacağı aslında açıktır.
Buna rağmen bakanlık birilerinin atamaların iptali için dava açmasını ve sonuçlanmasını mı bekleyecektir yoksa irade ortaya koyup atamaları geri mi alacaktır? bunu tabii ki zaman gösterecektir?
Son söz; MEB’in süreci; yeni mağduriyetler yaratmadan açıklıkla ve süreci kamuoyu ile paylaşarak planlı bir şekilde yürütmesini diliyoruz. Önemli olan kamu yararını gözeterek, kişilerin hak ve hukuklarını da gasp etmeden ve varsa oluşan gaspların iadesini gerçekleştirebilecek yol ve yöntemleri bulup irade göstererek uygulayabilmektir.
Saygılarımla…
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi