Sınav kolaydı veya zordu’ demenin bir manası yok!
Sınav kolay da olsa, zor da olsa sonuç değişmeyecek...
Sınava katılan yaklaşık 1 milyon öğrenciden sadece 126 bin 510’u nitelikli olacak…
Sınava katılan adayların sadece yüzde 8’i kazanacak!
Geri kalan yüzde 92’si evleriyle okul arasındaki yarıçapı ölçecek…
Türkiye genelinde bin 367 okulun, 4 bin 217 sınıfına 126 bin 510 öğrenci alınacak…
Diğerlerinin geleceği ise ‘çember’in genişliğine sığdırılacak…
***
Nitelikli bir liseye yerleşebilmek için yaklaşık 1 milyon 8’inci sınıf öğrencisi LGS’ye girdi.
Kendisini üniversiteye taşıyacak ‘nitelikli lise’ye yerleşebilmek için…
Çocuklar, nitelikli bir gelecek için yaklaşık üç saat ter dökecek…
İsteğe bağlı bir sınava, son sınıfta okuyan tüm adayların katılması ayrı inceleme konusu…
Sınavsız sistemde, tüm adaylar sınava giriyor!
Tarih yazmamıştır…
***
Üniversitenin kapısını açacak iyi bir liseye yerleşmek elbette önemli…
Ancak ortada çözülmesi gereken iki sorun var…
Birincisi: Nitelikli gelecek, üç saate sığmayacak kadar geniş bir zamanı kapsar!
İkincisi: Çocukların geleceği, çemberin yarıçapına sığmaz!
Bunlar güzel günler…
Alpay’ın ‘Eylülde Gel’ şarkısı aklıma geldi…
Eylül sıkıntılı geçecek!
***
LGS’yi PISA’ya benzetme çabaları var…
Beyhude bir arayış!
İki sınavın mantıkları çok farklı; biri seçme ve sıralamaya yönelik, diğeri hayatı anlamaya!
Biri ‘nitelik’ arayışında, diğeri ‘herkesi nasıl başarılı yapabiliriz’ derdinde…
PISA sınavında öğrencilerin okuduklarını özetleyip aktarmaları beklenmiyor…
Öğrencilerin neyi bildiklerini değil, bildiklerini gerçek yaşama nasıl uygulayabildiklerini sorguluyor…
Muhakame yeteneği ve yeterliliklerini ölçen sorular da soruluyor…
LYS’de ise zamana karşı bir yarış var!
Puana dayalı bir sıralama var…
Daha da acısı, bir eleme var!
Buna rağmen, ülkemizde uygulanan değerlendirme anlayışının PISA ile ilişkilendirilmesi yönünde somut bir modelin oluşturulamaması çok vahim bir tablo…
***
‘Arabın derdi kırmızı pabuç’ diye bir deyim var…
İşin aslını savsaklayıp, önemsiz ayrıntılar üzerinde takılanları hicveden bir deyimdir…
Bizim derdimiz de sınavlar…
Gelelim LGS’ye…
Sözel bölüm kolay, sayısal bölüm zordu…
Sınavın özeti bu!
İlk oturumda çocukları sınava ısındırdılar…
İkinci oturumda soğuttular!
Sayısal bölüm belirleyici olacak…
Ben, ‘sınavın tümü zor olur’ beklentisindeydim!
MEB, insaflı davrandı; yüzde 50 zorladı…
Ancak sonuç değişmeyecek, sınava katılanların sadece yüzde 8’i kazanacak!
***
Türkçe soruları, çocukların düşündüklerinden daha kolay geldi. İki uzun paragraf sorusu vardı. Sorular, uzun olmasına rağmen zorlayıcı değildi. Soruların orta zorlukta olduğu söylenebilir. Zorlayıcı sadece birkaç soru vardı.
İngilizce soruları kolaydı.
İnkılap, çocukların seviyesine göreydi.
Din soruları çocukları zorlamadı.
Matematik zordu, hatta çok zordu!
Matematik testini yapan, sınavı kazanır!
Fen, Matematik kadar zor değildi…
Sayısal bölüm eleyiciydi…
***
Sonuçlar 22 Haziran’da açıklanacak…
Çocuklar iyi bir tatili hak etti…
Çocuklarımızı bu sınavın sonucuna göre yargılamayalım…
Bundan sonrası için hedef, iyi bir üniversite hazırlığı olmalı!
Şimdiden yola koyulalım…