Madam Bovary kitabının namını duyan kişilere ilgili kitabı okumaya başlamadan evvel kitap hakkında ön bilgi alabilmek adına Madam Bovary romanının özeti hakkında bilgi istediklerinden dolayı, daha önceden bu kitabı okumuş birisi olarak sizlere bilgi vermeye çalışacağız.
Roman evvela Charles Bovary adlı kişiyi okurlara tanıtmaktadır. Charles kırsal kesinde yetişen, iş yapma konusunda beceriksiz bir çocuktur. Anası onu din konusunda bilgi sahibi olması için bölgenin kilisesinde yer alan papazın yanına gönderip ders almasını sağlamıştı ve annesinin diretmesiyle diplomasız bir şekilde hekim olmuştur. Doktorluğu Tostes adlı bölgede icra edecekti. Charles için bir eş bulmak lazımdı ve anası ona orta ihtiyar, çirkin olan Hanımefendi Dubuc’u eş olarak seçti. Bu Bayan Charles’i oldukça seviyor ve yaşadığı bu aşka, beslediği bu sevgiye ciddi ciddi karşılık bekliyordu.
Bir akşam haneye süvari bir erkek geldi ve Bertaux çiftliğinden aşırı derecede rahatsız olduğunu söyledi. Charles yattığı yerden ani bir şekilde kalkarak çiftliğe istikamet aldı. Charles gittiğinde Rouault’u gördü. Bu erkek 50 yaşlarındaydı ve akılda kalmasını sağlayan en önemli şey bacağının kırık olmasıydı. Bacağı kırık olan yaşlı adamın yanında yaşam süre bir kızı bulunuyordu. Bu kızım ismi Emma idi. Charles bu kızdan elektrik almıştı ve kalbi pırpır yapmaya başlamıştı. Bu nedenden dolayı her gün çiftliğe giderek burada bir süre kalıyor ve sonrasında geri dönüyordu. Charles’in partneri de bu hale oldukça sinirleniyordu bir müddet sonra Charles’in oraya gitmesine müsaade vermedi. Şüphesiz böyle bir şeyin olmasının en büyük nedeni kıskançlık tohumlarının filiz vermeye başlamasıydı.
Gün geldi ve Dubuc yaşamını yitirdi. Charles fazla ağlandı ve yine çiftliğe gitti. Orda Rouault baba ona devamlı yardımcı oluyordu o şekilde olacaktı ki bir süre sonrasında kızıyla nikahlandıracaktı. Evet, Charles ve Emma evlendiler. Birliktelikleri tek düze ve heyecansız bir şekilde ilerliyordu. Charles partnerini oldukça severken, Emma onu sevmiyor ve aşırı derecede sıkıcı biri olarak görüyordu. Günlerden bir gün mutsuz çifti bir baloya davet ettiler. Emma baloda Vikont isimli bir adamla dans etti. Adamdan fazla bir şekilde etkilendi ama oradan ayrılmak zorunda kaldılar. Haneye dönünce yeniden eski yaşamından bıktı ve eline dergiler alarak bu dergileri gün boyu okumaya başladı. Emma her geçen gün yiyecek yemez oldu giderek fazlaca da kilo verdi. Charles, Emma’yı hekime götürdü ve tabip, Emma’nın yaşam alanını değiştirerek başka bir yerde yaşaması gerektiğini belirtti. Bu kez de Yonville kasabasına taşındılar. İlgili kasabada mutsuz olan çift için yepyeni bir hayat başladı. Bu kasabada da makus kaderleri kendilerini bırakmayacak ve Emma devamlı kendilerini gelen yakışıklı adam Leon’dan hoşlanmaya başlayacaktı. Leon’la bazen konuştukları ortam müsait olmadığı zaman da bakışıyorlardı. Leon ne olduysa bir türlü cesaretini toplayıp kendisine hoşlandığını söyleyemedi. Bunun temel sebebi yakışıklı adamın reddedilmekten ciddi anlamda korkmasıydı. Emma ise gebeydi ve kısa vakit sonra evladını dünyaya getirmişti. Emma artık Leon’a namuslu hanımefendi görevi yapmaya uğraştı. Leon ona daha fazla bağlanıyordu ve son olarak Leon ondan karşılık göremediğinden dolayı daha fazla acı çekmemek adına noter katibi olarak, Paris’e istikamet aldı. Emma onun kasabadan gitmesine oldukça ağlandı fakat sonrasında yazgı karşısına Radolphe’ı getirdi. Bu erkek ise yardımcısını çeşitli sağlık sorunlarından dolayı muayene ettirmeye geldiğinde Emma’yı görmüştü. Sonrasında Emma’ya hiçbir kadının hayır diyemeyeceği bir şekilde iltifatlarda bulundu onu mal ve hayvan panayırının açılışına çağırdı. Yakışıklı adam bu sayede daha rahat bir şekilde buluşup görüşeceklerine inanmaktaydı.
Bugünden sonrasında Emma devamlı Radolphe’i görmek için yanına gitmeye başladı. Çeşitli nedenler ortaya atarak onun yanına gidiyordu hem de bebeği Berthe’ye de gerekli ehemmiyeti göstermiyordu. Her geçen gün Radolphe ona ilgi göstermemeye başladı ve Emma bunun zorda olsa farkına vardı. Nihayetinde yine kocasını sevme kararı aldı ve bu kararından sonra Radolphe’den uzaklaşmayı tercih etti. Kocasının bir cerrahi operasyona girmesi gerekiyordu ve bu yüzden eczacı Homais onu ikna etmek istedi. Bu operasyon tehlikeli bir operasyondu. Emma da eşinin bunu gerçekleştirmesini arzu etti ve nihayetinde Hippoly diye tabir edilen bir adamı operasyon için ikna ettiler. Charles adamı ameliyat etti fakat operasyon güzel bir şekilde sonuçlanmadı. Emma ise kocasına agresifleşti, ona hakaret etti zira Emma kocasının meşhur bir hekim olmasını istemekteydi. Bu vakadan sonrasında Radolphe ile aşkı doyasıya yaşamak için kaçıp uzaklaşma arzusuna kapıldı ve Radolphe’la buralardan uzaklaşmak için anlaştılar. Ama sonrasında Radolphe bundan caydı. Sonsuza dek bir hanımla yapamam diye konuştu ve Emma’ya bir mektup göndererek durumu izah etmeye çalıştı. Emma gelen mektubu okuduğu zaman üzüldü ve aşırı derecede hasta oldu. Kocası olan biten her şeyden habersiz olduğundan dolayı merhamet duygusunu kalbinden silmemişti ve bunun üzerine inancı kuvvetli bir rahip bularak eşinin yanına getirdi. Rahip Emma’nın başı ucunda dualar etti ve sonrasında Emma sanki hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Şahsını dine adadı. İyi bir bayan oldu derken kocasıyla bir gün beraber vakit geçirmek adına tiyatroya gittiler ve orda Leon’u gördüler. Leon geçmişte yüreğindeki aşkını dile dökemediğinden dolayı aşırı derecede pişmandı ve bu defa Emma’yı aşkına inandırdı ve yine geçmişteki gibi aşk yaşamaya başladılar. Genç hanımefendi devamlı olarak sevgilisini mutlu etmek için hediyeler alıyordu ve bu hediyeleri almak için de borçlanıyordu. Nihayetinde haneye haciz geldi ve Emma eşi ilgili durumu öğrenmeden hali çözmek için Leon’a gidip para vermesini istedi. Leon bu durumu öğrenince çevresinde yer alan kişilerden borç istedi ancak kimsenin bu borcu karşılayacak kadar parası bulunmuyordu. Emma bir ümit Radolphe gitti ve kendisinden para istedi. Ondan da aynı yanıtı aldı. Sonrasında eczaneye geldi ve oradan yaşam sonlandırmak adına zehir aldı. Evine giderek almış olduğu bu zehri vakit kaybetmeden içti. Zehir içtiğini kocası anlamış oldu ve ne müdahale etseler de başarısız netice elde ettiler ve Emma yaşamını yitirdi.
Emma onu her haliyle seven eşine zehri içmeden evvel bir mektup yazmıştı. Kocası bu mektubu okuyunca Emma’nın ona bütün yaptıklarını görmüş oldu. Radolphe’la buluştu ve Emma ile alakalı sualler sordu. O halde dahi Emma’ya karşı merhametsiz değildi. Adam en nihayetinde yaşamını yitirdi ve minik kızı ise bir halası yanına aldı ve hali fena olduğu için kız iplik fabrikasında çalışmak zorunda kaldı.
Madam Bovary kitabı ihanet sarmalının en ciddi göstergelerinden birisidir. Bu kitabı okuduktan sonra Emma karakterine öfke duymanız muhtemeldir ancak böyle bir değerlendirme yapmadan önce Emma’nın severek evlenmediğini ve bu yüzden gönlünün bir köşesinde her zaman aşkı aramak olduğunu hatırlamanızda fayda var.