Eğer ille de şuraya girmek istiyorum diye çok kararlı değilseniz, gidin ve tatilin tadını çıkartın, bundan sonra artık nasıl olsa bir yere girersiniz.
Geçen haftalarda da yazdım, üniversiteye girmek, hiç bu yıl ki kadar kolay olmamıştı.
Devlet, vakıf, seçin beğenin girin.
170’e yakın üniversite oldu ve kontenjan sayısı ise neredeyse LYS’ye girenlerin sayısı kadar.
İlle de şu ya da bu üniversite diye de inatçı olmayın.
Abartı değil, gerçekten de Anadolu’nun her köşesinde, büyük kentlerdeki üniversitelere taş çıkartacak kadar iyi üniversitelerimiz var.
Zaten artık, iş ararken, dikkate alınan öncelik de, hangi üniversiteden mezun olduğunuzdan çok, bireysel yetenekleriniz.
Yani artık üniversitede kazandırılan ya da kazandırılmaya çalışılan bilgi ve donanımdan daha çok, doğuştan gelen ya da üniversite dışında geliştirdiğiniz yeteneklere bakılıyor.
Örneğin yaratıcılığınıza, örneğin sosyalliğinize, örneğin sorun çözme ve kaynak yaratma becerinize bakılıyor.
yabanı dil, öğrenci değişim programlarından yararlanarak dünyaya açılma, staj ve çift anadalla kazanılan artı beceriler ise artık olmazsa olmazların başında geliyor.
Ve bu kazanımlar sadece belli üniversitelerde kazanılmıyor, eğer kendinize doğru hedefler koyup, iyi bir yol haritası hazırlıyorsanız, işte o zaman her üniversite, en iyi üniversite noktasına gelebiliyor.
İşte bu yüzden kaç net, kaç puan aldığınız, kaçıncı yüzdelik dilime gireceğiniz, pek o kadar da önemli değil.
Önemli olan hayalleriniz.
Ona ne kadar büyük ve renkliyse, ileride o kadar başarılı ve mutlu olursunuz…
Sınavların hayallerinizi köreltmesine sakın izin vermeyin...: