Tercih dönemine kadar taslak herhangi bir değişikliğe uğramazsa büyük ihtimalle öğrencilere 25+1 tercih hakkı verilecek.
Öğretmen atamalarında olduğu gibi bir tercih takvimi izlenecek.
Buna göre, adaylar puanlarının yettiği ve okumak istediği 25 Anadolu lisesini tercih listesine yazacaklar. 26’ncı tercihleri ise ‘Ben bir yere yerleşemedim, siz istediğiniz yere yerleştirin’ seçeneği olacak.
Yani 26’ncı tercihe herhangi bir okul adı yazılmayacak.
Öğrenci ilk 25 tercihine yerleşemezse, Bakanlık 26’ncı tercihe göre, öğrencinin evine yakın ya da uzaklığına bakmadan, öğrencinin puanına göre en uygun okulu seçerek yerleştirecek.
Öğrenci hiçbir Anadolu lisesine yerleşemezse alternatifi meslek lisesi, imam hatip lisesi, sağlık lisesi, kız meslek lisesi, ticaret lisesi, endüstri meslek lisesi ve çok programlı liseler olacak.
Öğrenci bunlara da gitmezse, zorunlu eğitim kapsamında olduğu için Bakanlık tarafından açık liseye kaydı alınacak.
Öğrencilerden özel okullara gitmek isteyenler de 25 tercihi arasında gitmek istediği okulun adını yazabilecek.
Liselere giriş tercih taslağını değerlendiren eğitim uzmanları ise bu haliyle uygulanırsa tartışmalara neden olacağını belirterek, öğrencilerin birçoğunun örgün eğitimden uzaklaşacağı endişesini dile getirdi.
MESLEĞE GİDEMEYEN ÖRGÜN EĞİTİMDEN ÇIKACAK
Alper Dinçer (Eğitim Reformu Girişimi) En kritik olan şey şu, bu kompleks öğrenci yerleştirme mekanizmasını anneler, babalar, öğrenciler ne kadar iyi anlayabilecek, onlara ne kadar düzgün anlatılacak, buna göre davranabilecekler mi?
Bu sistemle öğrenci yerleştirme, onların talep ve beklentilerinin karşılanmasına yardımcı olacak mı?
Bir öğrenci kendisi istemese bile, bu modelde meslek lisesine gitmek zorunda kalabilir.
Belki de pek çoğu için bu ihtimal gerçekleşecek. Kendi puanıyla akademik liseye ya da mesleğe yerleşememişse, Bakanlık açık liseye kaydını alacak.
Meslek lisesine gitmek istemeyen pek çok öğrenci örgün eğitimden çıkacak, açık liseye gidecek.
Bu bizim eğitim politikası açısından yapmak istediğimiz bir şey mi? Türkiye’de yaygın eğitim kurumları, örgün eğitim kurumları kadar iyi bir eğitim verebiliyor mu?
Bakanlık yaygın eğitim kurumlarının, örgün eğitim kurumları ile yakın ya da aynı kalitede olduğuna dair bir çalışma yapmış mı, bunu velilerle paylaşmış mı? Benim bildiğim bir çalışma yok.
Bu tarz kararlar alabilmek için elimizde veri yok. Biz neden daha fazla öğrenciyi açık liseye gönderme riskini alıyoruz? 25+1 tercih taslağında, 26’ncı tercih öğrencinin tercihi olmayacak.
Burada o eşleştirmenin nasıl çözüleceği önemli, öğrenciler hangi mesafelerdeki okullara yerleştirilecek.
Kartal’da oturan bir öğrenci, Beylikdüzü’ndeki bir okula atayacak mı?
Böyleyse çok anlaşılır bir eşleştirme olmaz. 4+4+4 kapsamında ortaokullara seçmeli dersler konuldu, öğrencinin yeteneklerine göre yönlendirme kademesi olarak düşünüldü ortaokullar.
Bir yandan da liseye geçişleri taban puana bağlıyoruz. 26’ncı tercih noktasında ekstrem noktaya varıyor, bu öğrencinin değil de bakanlığın tercihi oluyor.
Bakanlık, öğrenciye istediği yere atayabileceği memuruymuş muamelesi yapıyor. Bu haliyle uygulanırsa tartışmalara neden olacaktır.
Eğitim sistemindeki eksikliklerin bir sonucu bu sınav sistemleri. Okullar arasındaki kalite meselesinin çözülmesi gerekir öncelikle.
AÇIK LİSENİN ÖNÜ BU KADAR AÇIK OLMAMALI
İsmail Koncuk (Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı) Yanlış bir uygulama olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü sürekli tercihlerde bulunarak, ikinci tercih hakkı verildiğinde öğrenci okulunu değiştirebiliyor, sıkıntılar çıkıyordu. 26’ncı tercihin verilmesi, en azından zorunlu olmamak şartıyla, yanlış bir uygulama değil.
Anadolu, fen, sosyal bilimler liselerine gidemeyen öğrencilerin, başka bir seçeneği kalmıyor, önünde meslek, imam hatip, özel okullar, çok programlı liseler var.
Bize göre fiilen, Anadolu liseleri kaldırıldı. Adının Anadolu olması, eski fonksiyonunda olduğu anlamına gelmez.
Genel liselerin adı Anadolu lisesi olarak değiştirildi.
Burada bakanlığın genel lise ihtiyacını ya da adı Anadolu olan bu lise ihtiyacını ortadan kaldırmak için yeni liseler açması gerekiyor.
Çünkü bu talep.
Ve açık lise talebinin de önü bu kadar açık olmamalı, çağ nüfusunun çoğunu örgün eğitimin dışına çıkarmış oluyorsunuz.
Çağ nüfusunu yüz yüze eğitimden uzaklaştırırız, eğitim öğretimin dışında kalan, öğretmen görmemiş açık lise gençliğiyle karşı karşıya kalırız. Ülke geleceği için bir tehlikedir.
20 Mayıs’ta okullara tatil yok
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nın ertesi günü 20 Mayıs’ta eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam edileceğini bildirdi.
Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ortaöğretim Kurumları yönetmeliğinde yapılan değişikliğin ardından, 2013-2014 eğitim öğretim yılı için çalışma takvimi de güncellendi.
Buna göre, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı’nın ertesi günü 20 Mayıs’ta ilkokul, ortaokul ve liseler için resmi tatil olmayıp eğitim öğretim faaliyetlerine devam edilecek.