Kuyruk acısı deyiminin anlamı:
Vaktiyle yapılan bir kötülükten dolayı intikam alma isteği.
Kuyruk acısı deyiminin hikâyesi:
Kötülük eden kötülük, iyilik eden iyilik bulur, demişler. Hiçbir kötülük ve iyilik karşılıksız kalmaz.
İnsanlar, hayatlarının geçmiş dönemlerinde zarar ve kötülük görmüş olabilirler. Herkes kötülüğe kötülükle karşılık verebilir. Asıl olan, kötülüğe iyilikle mukabele etmektir. Geçmiş geçmişte kalmıştır. Eskiyi kurcalamak kimseye fayda getirmez. “ Güneş battıktan sonra ağlamanın hiçbir faydası yoktur. Ancak güneş doğarken ne yapmamız gerektiğine karar vermeliyiz.”
Rivayete göre bir adamın çok sevdiği bir çocuğuyla, yavru iken bulup besleyerek büyüttükleri bir yılanı varmış. Dam, yılana her gün bir kap süt verir, yılın da bunun karşılığı olarak adama bir altın bırakırmış. Zamanla adam zengin olmuş. Hac görevini yerine getirmek istemiş. Hacca gitmeden önce karısına yılanın sütünün düzenli olarak verilmesini ve oğlunu, yılandan uzak tutmasını tembihlemiş.
Her gün yılanın getirdiği bir altına kanaat etmeyen evin oğlu, altınların tamamını ele geçirmek istemiş. Yılana sütünü verip altınları alacağı sırada, bıçağı çıkararak yılanın kuyruğunu kesmiş. Yılan kuyruk acısıyla çocuğa saldırıp onu zehirlemiş. Baba uzun süren hac yolculuğundan döndüğünde oğlunun ölmüş, yılanında evden uzaklaştırılmış olduğunu görmüş.
Zamanla adam, oğlunun acısını unutmuş. Yılanı tekrar eve getirmek istemiş. Yılanın yuvasını bularak ona birkaç kap süt götürmüş. Yılan delikten başını çıkararak şöyle seslenmiş:
Boşuna uğraşma, sende evlat, ben de bu kuyruk acısı oldukça artık birbirimizle kolay kolay dost olamayız.
Sende evlat acısı,
Bende kuyruk sancısı
Dururken orta yerde
Dost olamayız seninle.