Ödev cevabı kısaca,
Kut inancı, Türk siyasi hayatında lider meşruiyetini, birliği teşvik etmeyi, adalete vurgu yapmayı, savunma politikalarını etkilemeyi, toplumsal değerleri ve milliyetçiliği şekillendirmeyi sağlayabilir. Ancak, günümüz siyasetinde bu etkiler zamanla değişebilir ve modern siyasetin dinamikleriyle evrilebilir.
Türklerin siyasi hayatında kut inancı İslam öncesi dönemlerde devletin siyasi gücünün oluşması, korunması, yerleşik hale gelmesi, devamlılık oluşturması bakımından faydalı olmuştur. Kut inancı, Türklerde devleti yöneten hakan ve hanedanın tanrı tarafından özel olarak seçildiğini ve bu görevin onlara özel olarak verildiğini ortaya koymaktadır.
Kut inancının siyasi olarak etkileri oldukça fazla olmuştur. Hükümdarların adil olması, hanedanın başına buyruk davranamaması, devletin kutsal kabul edilmesi, milletin devlete saygı göstermesi, birlik ve beraberliğin oluşması, herhangi bir hatada bu görevin geri alınacağı bilincinin oluşması kut inancının etkileri arasında yer almaktadır.
Kut inancı sayesinde güçlü devletler kuran Türkler, millet olarak birlik ve beraberlik içinde barış ve huzur ortamının sağlandığı toplumlar olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Güçlü devletler, bilinçli toplum siyasi, askeri, iktisadi olarak daha da güçlü olunmasını sağlamıştır. Böylece uzun yıllar farklı coğrafyalarda nüfus çoğunluğu ve nüfuz etkisi göstermişlerdir.
Türk devletlerinde hanedan arası ülkeyi paylaşma, güçlü kılma, iktidar gücünün doğru kullanılması, devlet coğrafyalarının egemenliği, halkın güvenliği, ticaret yollarının geliştirilmesi gibi durumların yaşanmasını sağlamıştır. Kut inancının buradaki etkisi hanedan üyelerinin de kutsal bir görevle iş başında olduğunun bilincinin herkes tarafından çok iyi bilinmesidir.
Kut inancı, Türklerde, hükümdara yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verilmesidir. Bu inancın Türk siyasi hayatına etkilerini listeleyelim:
- Hükümdar yönetme yetkisini Tanrıdan aldığı için bu yetkisi sorgulanamaz. Hakan/hükümdar halkına ve Tanrısına karşı sorumluluğunu bilir ve daha önemlisi halk hükümdara bağlı ve sadık olur.
- Kut kan bağı ile geçtiğinden hükümdarlıkta hanedan sistemi (babadan oğula geçme) vardır. Bu da aynı soyu paylaşan kişilerin tahtta hak ilan etmesine sebep olur. Bu yüzden birçok anlaşmazlık çıkmıştır.
- Taht kavgaları ve bölünmeler, merkezi otoriteyi zayıflatan şeylerdir. Taht için yapılan kardeş kavgaları yüzünden birçok kez devletler zayıflamıştır.
Osmanlı'da da bu inancın devamı görülmüştür. Taht kavgalarını ve bölünmeyi engellemek için Fatih Sultan Mehmet devrinde kardeş katlinin yasallaşması veya ekber ve erşet kuralı gibi çeşitli yollarla çözüm aranmıştır.