Kur’ân’ın bir hayat kitabı olduğunu ve hayatta olanları uyarmak için geldiğini Yâ-Sîn suresinde Rabbimiz; “Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiştir.” (Yâ-Sin, 36/70) buyurmaktadır. Bu bilinç istikâmetinde onu okumalı, okutmalı, anlamalı ve hayatımıza yansıtmalıyız. Rabbimiz, aklımızın ve anlayışımızın önündeki engelleri kaldırsın.
Toplumumuzda yaygın bir uygulama olarak ölen insanların arkasından Kur’an okunmaktadır. Bayramlarda ya da diğer zamanlarda yapılan mezarlık ziyaretlerinde de Kur’an okunmakta, okunan Kur’an’ın sevabı geçmişlerimizin ruhlarına bağışlanmaktadır. Kur’an okumak, geçmişlerimizi ve ölümü hatırlamak, okuduğumuz Kur’an’ın sevabını ölmüş yakınlarımıza bağışlamak güzel bir davranıştır. Ancak Kur’an sadece bunun için gönderilmiş bir kitap değildir. Aksine o, hayatta olanların öğüt alması, içindeki emir ve yasaklara uyması için indirilmiştir. Rabb’imiz (c.c.) bu durumu bir ayette, “(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik.”1 buyurarak açıklamaktadır.
Kur’an’ın hayat kitabı olmasıyla ilgili bir şema
- İnanç esaslarını açıklar.
- İbadetler hakkında bilgi verir.
- Ahlaki ilkeleri açıklar.
- Toplumsal ilişkilerle ilgili hükümler getirir.
- İnsanın evrenle ilişkilerine yönelik açıklamalar yapar.
- Ticaret, alışveriş vb. konularla ilgili ilkeler ortaya koyar.