Kuran’ın gönüllere şifa ve rahmet olması, kalbimizde ve gönlümüzde olan manevi hastalıklarımızı tedavi edici özellikte olmasıdır. Kuran, kalbimizde taşıdığımız kin, nefret, yalan ve dedikodu gibi kalbi hastalıkları temizler onun yerine güzel duygular yerleştirir.
Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
“Gerçekten bu Kur'an, insanları en doğru yola götürür.” (İsrâ, 17/9)
"Kur'an'dan inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır."(İsra, 17/82)
"Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalblerde olana şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir."(Yunus, 10/57)
Kur'an-ı Kerim insanları küfrün, inkarın, isyanın, zulüm ve adaletsizliğin karanlığından imanın, hakka teslim olmanın, hak ve adaletle hükmetmenin aydınlığına çıkarmıştır.
Ahireti inkâr etmek ve bunun neticesinde âhiret sorumluluğunu hissetmeden yaşamak, iman ve amelde sapma demektir. Kur'an, öncelikle bu tehlikeli duruma karşı insanlara öğüt vermekte, onları aydınlatmaktadır. İkinci olarak, her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki manevî ve ahlâkî bozuklukları tedaviye yönelmekte, insanın iç dünyasını arındırmasını, doğru inanç ve güzel hasletler kazanmasını sağlayıcı hükümler getirmektedir. Üçüncü olarak, Kur'an'ın uyarı ve öğütlerini ciddiye alıp onun şifa verici hükümlerini benimseyen müminin doğru ve yanlışları görmesine, ebedî kurtuluşa yönelmesine ve hak yolda yürümesine rehberlik etmekte; nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin Allah'ın sevgi ve merhametini kazanmalarını sağlamaktadır.