Kuran, insanları doğru yola ulaştırmak için gönderilmiş ilahi bir kitaptır. Kuran’ı Kerim’i okuyan veya dinleyen kimse sevap kazandığı gibi manevi olarak ta rahatlar. Kuran’ı yüzünden okumak kişiye manevi açıdan şunları kazandırır; Kur’an-ı Kerim, gerçek anlamıyla kendisini okuyan kimseye alçak gönüllülük, bağlılık, yücelik, izzet ve ziynet kazandırır. Kur’an-ı Kerim, insanı üstün melekler seviyesine yüceltir, ruhun güçlenmesini sağlar ve insan ile cehennem arasında engel olur.
Kur'ân, Nasihat, Dertlere Şifa, Hidayet ve Rahmettir.
Kur'ân, yalnızca insanların ölüm ötesi hayatlarını ilgilendiren hususları açıklayan, ibadetler hakkında bilgi veren ve Yaratıcı'nın birliği ve varlığını ortaya koyan delilleri değil, aynı zamanda o, insanların dünyadaki mutluluklarını temin hususunda da yol gösterendir. Kur'ân, insanlar için güzel bir nasihatçı, yol gösterici ve kalplerin şifa kaynağıdır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.), bir doktor, doktorun elindeki reçete de Kur'ân'dır. Bu husus, Yüce Beyan'da şöyle ifade edilir:
يَاأَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
"Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmet geldi." (Yûnus 10/57)
Kur'ân Okunan Yere Melekler, Rahmet ve Sekîne İner
İlâhî kelâm, öyle büyük bir te'sire sahiptir ki, okunmasıyla sadece insanlar değil, melekler de etkilenir ve onu dinlemek için gelir, okunan yer bir rahmet ve sekînet (huzur-güven) ortamına döner. Bütün toplumun Kur'ân'la içli-dışlı olduğu düşünülürse, böyle bir toplum, emniyet ve güvene, meleklerin korumasına lâyık bir kıvama gelmiş demektir. Hz. Peygamber (s.a.s), bu hususu şöyle ifade buyurur: "Bir topluluk Kur'ân'ı okuyup, onu aralarında müzakere etmek üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya toplandıklarında, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de onları kanatlarıyla sararlar. Allah Teâlâ da, onları huzurunda bulunan yüce topluluğa (meleklere) anar." (Ebu Davud, Salât, 349; Müslim, Zikir, 38)