Allah tarafından gönderilen İlâhî kitapların sonuncusu olan Kur’ân-ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’e indirilmiştir. İnsanlara ne için yaratıldıklarını, dünya hayatına neden geldiklerini ve amaçlarının ne olduğunu, öldükten sonra ne olacaklarını bildirmek için Allah Teâlâ Rasûlullah (s.a.v.)’e Cebrâil arcılığıyla vahiy yoluyla Kur’ân-ı Kerim’i göndermiştir. Rasûlullah (s.a.s.) de insanlara bunu bildirmiş ve günümüze kadar hiç değişmeden bizlere ulaşmıştır ve kıyâmet kopana kadar da değişikliğe uğramadan insanlara ulaşacaktır.
Sünnet; takip edilmesi âdet olan yol, gidişât demektir. Sünnet yalnızca Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivâyet edilen, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Kur’an dışında beyan ettiği, açıkladığı şeylerdir. Bir başka deyişle sünnet, bid’atın karşılığıdır. (Bkz Ebû Dâvud, Sünnet 5) Bir kimse Peygamberimiz (s.a.v.)’in davranışlarına uygun hareket ettiği zaman o kişi sünnet üzerindedir denir. Peygamberimiz (s.a.c.)’in davranışları üzerinde değilse bid’at üzerindedir denir. Sünnet, aynı zamanda sahabelerin Peygamber (s.a.v.)’e nispet ederek rivâyet ettikleri haberleri de kapsamaktadır. Kısaca sünnet, peygamber (s.a.v.)’e ait sözlere, fiillere ve ona ait olaylara verilen genel isimdir. Peygamberimiz (s.a.v.)’e ait olduğu kesinleşen sünnet, dinin kaynağıdır, Müslümanları bağlar. Sünnet Kur-an’dan sonra dinin ikinci kaynağıdır. Sünnet, Kur’ân’ın hayata aktarılmış biçimidir.