Kuran’ın anlaşılmasında sünnetin önemli bir rolü vardır. Çünkü, Kuran’da bazı konular müteşabihtir yani anlamı kapalıdır. İşte sünnet sayesinde bu kapalı anlamlar açıklanmıştır. Ayrıca namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetlerin nasıl yapılacağı Kuran’da yazmamakta. Bu ibadetlerin yapılmasında da sünnete ihtiyaç duyulmaktadır.
Sünnet olmadan Kur’ân anlaşılamaz
İslâm’ın ilk devirlerinden günümüze kadar İslâm’ı anlamak, anlatmak ve yaşamak isteyenler Kitap ve sünnete sarılmışlardır. Sünnet olmadan Kur’ân-ı anlamak, İslâm’ı tam olarak uygulamak mümkün değildir.
Tarihte Sünneti Kur’ân’dan ayırmak isteyenler, “Kur’ân bize yeter” diyenler olmuş ancak itibar görmemişlerdir.
Dînin İkinci Kaynağı Olması Yönü İtibâriyle Sünnet
Hz. Peygambere (sav) nisbeti sâbit olmuş, sahihliğine kanâat edilmiş sünnetin Kur’ân’dan sonra ikinci kaynak olduğu husûsunda İslâm âlimleri ittifâk etmişlerdir. Âlimlerin böyle bir sonuca varmalarında Kur’ân’da geçen şu âyetlerin etkisi son derece önemlidir:
De ki: ‘Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’14 ‘Kim peygambere itâat ederse, Allâh’a itâat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.’15 Bu âyetlerde Allâh’ın (cc) sevgisini kazanabilmenin ve günahların bağışlanmasının Hz. Peygamber’e (sav) uymaktan geçtiği ifâde edilmiş, hattâ sonraki âyette Hz. Peygambere (sav) itâatin Allâh’a (cc) itâat olduğu açık bir şekilde beyân edilmiştir. Peygambere itâat; sâdece sağlığında Peygamberin söz ve emirlerini tutmaktan ibâret değil, Kur’ân ve Sünnette yer alan hükümlere, emir ve yasaklara uymaktır.16 Dolayısıyla sünnetin kıyâmete kadar bağlayıcılığı söz konusudur.