Hadisler, Peygamber a.s.’ın din adına yaptığı konuşmalar, insanlığa verdiği dersler ve nasihatlerdir. Hadisler de Allah’ın izniyle Peygamber a.s.’ın din adına hüküm koymasını sağlar. Bu nedenle dinimizde hadislerin önemi ve yeri çok büyüktür. Kur’an-ı Kerim’den hemen sonra Peygamber a.s.’ın hadisleri gelir.
Hadisler de kendi arasında ayrılır ve incelenir. Kutsi hadislerin manası Allah’ın sözü olarak lafzı ise Peygamber kelamı olarak gerçekleşir. Yani söyleyeni Peygamber olan sözlerin anlam ve muhteva bakımından Allah’a ait olduğu hadisler, kutsi hadislerdir. Bazı hadislerdeki “Allah buyurdu ki…” diye başlayan sözler kutsi hadise işaret eden sözlerdir. Kutsi hadisler Kur’an-ı Kerim’in dışında kalan Allah kelamı olarak da tanımlanabilir.
Kudsî hadis manası Allah’a, lafzı Hazreti Peygambere ait olan hadistir. Bir rivayetin kutsî hadis olduğu başındaki ifadeden anlaşılır.
Bir rivayetin kutsî hadis olduğu anlamak için mesela;
Ebu Hureyre’nin rivayetine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Allah Azze ve Celle buyurdu ki :…
Kudsî hadisle Kur’an arasında ne fark vardır
Kudsî hadisle Kur’an ayetinin benzerliği, her ikisinin de vahiy olması yönündendir. Ancak Kur’an, hem mana, hem de söz olarak Hazreti Peygambere vahyedildiği halde, kudsî hadis, yalnız mana olarak vahyedilmiş, lafızla ifadesi ise Hazreti Peygambere bırakılmıştır. Bu bakımdan kudsî hadisler de, Hazreti Peygamberin sözleridir; Kur’an’dan sayılmazlar ve okunmaları Kuran okumak gibi ibadet yerine geçmez.