Kıskançlık da sevdaya dahildir; fakat çoğu zaman bir mikrop gibi yer bitirir sevdayı. “Ben hiç kıskanç değilim.” diyen yalan söylüyordur. Hepimizde kıskançlık vardır fakat bazı insanlar bu duygusunu terbiye eder huya çevirmez, bazı insanlar da ise huy halini alır. Kıskançlık kesinlikle terbiyeye ihtiyacı olan zapt edilmesi gerekli bir duygu. Terbiyeli halinde bile kişiyi ara ara yoklar, ufak ufak rahatsız eder. Terbiyesiz hali hiç çekilmez. Hem kendine hem etrafa zarardır.
Nişanlı bir genç kız “Ben onu çok kıskanıyorum hatta cennetteki huriler aklıma gelince onlardan bile kıskanıyorum.” demişti. Dur daha adam senin eline geçmemiş diğer taraftaki hurilerden kıskanman dursun.
Kıskançlık eskiden daha çok erkeklere özgü bir huydu. Günümüzde ise kadınlar daha kıskanç. Bir evlendirme programında denk geldi; çıkan her kadın kendini anlatırken övünür gibi bir edayla ” Çok kıskancım” diyordu. “Yani kocayı bulursam kimseye kaptırmam.” demek istiyorlar fakat kıskançlık çoğu zaman eşi öyle bir bunaltır ki kimsenin yoldan çıkarmasına gerek kalmaz eş bunalır kendi gider.
İki çeşit kıskançlık vardır.
Mantıklı kıskançlık
Mantıksız kıskançlık.
Mantıklı kıskançlık: Ortada gerçekten kıskanacak bir durum vardır, bir şeylerden huylanıyorsunuzdur tamam kıskanın. Durumu eşinizle paylaşın, fakat söyleyiş tarzınız çok önemli. Eşinizi ahlaksızlıkla suçlar tarzda konuşursanız hiç bir olumlu sonuç elde edemezsiniz hatta tam aksi bir aldatma girişimi varsa eşinizi daha çok itmiş olursunuz. Sürekli takip ederek dedektiflik yapmaya, sürekli sorgulayarak polislik yapmaya kalkmayın. Onu çok sevdiğinizi ve durumdan rahatsız olduğunuzu belirtin.
Bir de mantıklı kıskançlıkta ortada henüz kıskanacak bir durum yokken tedbir olarak yapılan kıskançlık vardır. Karı-kocanın gittiği geldiği ortamlara, görüştüğü insanlara dikkat etmesi ve eşini o insanlarla bir araya getirmemeye çalışması gibi. Erkeğin karısının giydiği kıyafetlerden rahatsız olması ve uyarması gibi. Zaten dinimize uygun olarak ev ortamlarında sürekli görüşen ailelerin kadın- erkek ayrı oturması gelebilecek tehlikeleri önler.
Mantıksız kıskançlık: Ortada şüpheli bir durum yokken sudan sebepten bahanelerle kıskançlık yapmak. Mesela kadının kocasına: “Sen o karşıdan gelen kadına niye baktın?” Ya da kocanın karısına “O adam sana niye baktı?” İş yerinden gelince duş alan kocasına “Bir halt mı yedin de yıkanıyorsun? İnternette haber sitesinden haber okuyan kocasını kenarda çıkan reklamlardaki kadınlar yüzünden suçlamak…gibi.
Ya da iki tarafın birbirini yakın akrabalarına olan sevgisi yüzünden kıskanması gibi. Yalnız burada kadın-erkek kıskançlığı arasında farklılıklar vardır.
Kadınlar kocalarının anne ve kardeşlerine olan sevgisini kıskanırlar. “Eşim en çok beni sevsin, onlardan daha fazla sevsin.” Bu kıskançlıkta da bir mantık yok. Anne ya da kardeş sevgisi bambaşka bir şeydir; gönülde başka bir yerdedir eş sevgisi başka bir yerdedir. Karşılaştırma ve kıyas yapılamaz. Erkeğin annesini çok sevmesi karısını az sevmesine sebep olmaz. Sonuçta gönül on metre kare oda değil ki biri olunca ötekine az yer kalsın.
Gönül geniştir; bütün sevgileri alır, bir sevgi diğerinin yerini daraltmaz. Gönle tek sığmayacak olan iki eş sevgisidir. Muhakkak biri diğerinden daha fazladır. Onlar birbirlerinin yerini daraltır. Bu yüzden birbirini kıskanmaya en fazla hakkı olan iki kumadır. Onların da birbirini kıskanıp erkeği bunaltmasının sonuçları da pek hayırlı değildir.
Erkekler ise karısının ailesine olan sevgisini değil; düşkünlüğünü kıskanır, kendilerini dışlanmış hissederler. Karısının sürekli ailesine gitmesi ya da bütün akşamı kadının kocasının yanında annesi ve kardeşleri ile telefon muhabbeti ile geçirmesi, ailesi ve kocası arasında kaldığında onları tercih etmesi erkekte sevilmediği ve karısının onunla kurduğu yeni aileyi gerçekte benimsemediği düşüncesine sebep olabilir. Erkekler duygularını anlatmaktan genellikle kaçındıkları için bu durumdan rahatsız olduğunu söylemek yerine olur olmaz huzursuzluklar çıkarırlar. Bu da ne olduğunu anlamayan karısını rahatsız eder ve bu yüzden araları açılabilir. Erkek bu durumdan rahatsız oluyorsa karısını suçlamadan kendi üzüntüsünü ve rahatsız olduğu durumu eşine izah etmelidir. Çünkü insan suçlandığında savunmaya geçer fakat karşıdaki duygularını anlatıyorsa dinlemeye ve anlamaya daha meyillidir.
Bir de ikinci evlilik yapanların kocalarını ilk eşinden olan çocuklarından kıskanması var o ayrı bir mantıksızlıktır. Çocuklar erkeğin canı, parçası. Zaten boşanmadan dolayı çocuklar üzülmüşler bir de yeni gelen eşin çocuklarla baba arasında dikenli tel olması erkeği çok incitir ve evlilikleri zarar görür. Kıskanç kadınlar boşanmış çocuklu erkeklerle evlenmesinler bir zahmet. Çocuklu erkekleri kıskanç olmayan kadınlar tercih etsin.
Karı-kocanın birbirini karşı cinslerden kıskanması normaldir. Eşi bunaltmadan “sen benim için değerlisin” mesajı veren tatlı kıskançlıklar rahatsızlık vermez. Yeter ki dozu iyi ayarlansın.
Eşi itham ederek, suçlayarak yapılan kıskançlıklar karı-koca ilişkisine çok büyük zarar verir. Böyle bir durumda eş çok incinir, kendini hakarete ve haksızlığa uğramış hisseder. Psikopat kıskançlıklar evliliği çok yıpratır.
Mantıklı kıskançlıklarda haklı da olsanız mani olamayacağınız durumlar varsa çok söyleyip eşi bunaltmayın. Mesela eşi lise ya da üniversite hocası olan hanımlardan eşinin kız öğrencilerle fazla ilgilenmelerinden dolayı duydukları rahatsızlığı dile getiren mesajlar geliyor. Kocasının iş yerindeki hanımlarla fazla samimiyetinden rahatsız olanlar var. Kocasının bilgisayar başından kalkmayıp kadınlarla sohbet etmesinden rahatsız olanlar da çok fazla. Hanımlar haklı mı haklı.
Fakat haklı da olsa sürekli söylenmesinin bir faydası yoktur. Hem kendi sinirleri bozulur hem kocası ile aralarında gerginlik oluşur. Söylenmek yerine incindiğini, üzüldüğünü anlatması daha doğru bir hareket olur. Kızıp surat asıp tavır yapmaktansa eşi ile arasını iyi tutması erkeğin dışarı yönelmesine engel olacak daha doğru bir metottur.
Aklı başında bir erkek de karısının güzellikle anlattığını dinler; kaygılarına hak verir ve davranışlarına dikkat eder. Laftan anlamayan bir adamsa zaten yapacak bir şey yoktur. Söylenip boş yere kendi sinirlerinizi bozmayın bari.
Kıskançlık dozunda olduğunda karı-kocanın birbirini koruma çemberidir. Fakat ayarı kaçtığında eş kendini kafese kapatılmış gibi hisseder ve kafesten kaçma planı yapmaya başlayabilir.
Ayrıca mantıksız kıskançlıklar yapıyorsanız ruh sağlığınız pek iyi değil demektir. Eşinizle uğraşacağınıza kendinizle uğraşın. Öncelikle imani konularda bolca okuyun. Özellikle tevekkül ve teslimiyet bahislerini okuyun. Mantıksız kıskançlık kaygı bozukluğundan olur. Kaygı da dünyayı çok önemsemekten Yaradan’a yeterince güvenmemekten kaynaklanır. Bu yüzden elimizden gelen şeyin en doğrusunu yapıp sonucu Rabbimize bırakmak en güzelidir. Son tahlilde Allah (c.c) dediği olur. Acizliğimizi unutmadan yaşarsak daha güçlü mümin oluruz. Aile bağlarımızı da Allah’ın ipi ile bağlarsak sapasağlam olur.
www.cocukaile.net