Severek yaptığınız bir iş sahibi olmak, gerçekten sevdiğiniz insanı bulmak veya belki de sadece iyi yemek yapabilmek... Hepsinin amacı aynıdır aslında:
Mutlu olmak. Sorun ise bu yolda harcanan emeğin bazen sizi tam tersi etkilemesi.
İnsanlar bazen hatta çoğu zaman kendi mutluluklarını sabote edebiliyor. Aslında bu gündelik hayatlarının bir parçası. Nasıl mı?
Okumaya devam edin...
- Çok fazla özeleştiri yaparak...
Kafanızın içinde dolaşıp duran özeleştiriler genelde kendi kendinizi başarısız olduğunuza dair ikna etmekle sonuçlanır. Eğer bu negatif yönlendirmeyi bastırmaya çalıştıysanız, bunu yapmanın zor olduğunun da farkındasınızdır. Bu durumun maalesef çok güçlü ve görmezden gelinemez etkileri vardır. Bir noktada varlıkları sizi güvende tutmak amaçlıyken, yetişkinlik döneminde aynı amaca hizmet etmeyeceklerdir.
Çözüm: Bu eleştirileri bastırmaya çalışmak yerine, meraklı olun ve size gerçekten ne anlatmaya çalıştıklarını dinleyin. Yansıtılan korku neden kaynaklanıyor? Diğer parçalarınız buna ne cevap verecek? Hiçbir karar tek taraflı değildir, öyleyse neden monoloğu diyaloğa çevirmeyesiniz? Aklınızdaki her sesin kendini ifade etmesine izin verin: İyi, kötü ve aradaki her şey.
- Bilinmeyenin korkusu yerine kesin olanı seçerek...
Acı veren katiyeti bilinmeyenin riskine tercih etmek daha kolaydır. Eğer durumunuzdan memnun değil iseniz, onu sadece siz değiştirebilirsiniz. Ve eğer nesnel olmak adına hayallerinizin peşinden gitmiyor iseniz, çoğu insanın sadece içinde bulundukları durumun acısı bilinmeyenin korkusundan ağır bastığında harekete geçtiğini hatırlayın.
Çözüm: Dibe vurmayı bekleyebilir veya değişikliklere açık olabilirsiniz. Eğer mutsuz iseniz, bunun sonsuza dek sürmeyeceğini bilin, bir şeyler değişmek zorunda. Neden bu değişimleri kendi istediğiniz zamanda ve şekilde yapmayasınız ki?
- Erteleyerek...
Kendinizi hazır hissetmediğiniz için ya da belki konfor alanından çıkmamak için ertelemeyi tercih edebilirsiniz ama bu sizin aleyhinize işleyen zamandır.
Çözüm: Eyleme geçmenizi engelleyen sınırlayıcı inancı belirlemekle başlayın. Sonrada bundan korkmayan bir insanın ne yapacağını kendinize sorun. Performans belirlemek, gerçekten istediğiniz bir şeyin peşine düşmenizi kolaylaştıracaktır.
- Başarısızlıktan korkarak...
Başarısızlık korkusu, güvende hissetmek arzusundan başka bir şey değildir. Problem ise eyleme geçmenizi engellemesidir. Bir başarısızlık yaşamanız sizi hayatınız boyunca başarısız yapmaz. Tam tersi ileride size yardımcı olacak dersler almanızı ve deneyim kazanmanızı sağlar.
Çözüm: Kendinize sorun: Ne öğrendim? Bu öğrendiğin şey ne işe yarar? Bir dahaki sefere hedefime nasıl yaklaşabilirim? Eğer kendinizi yine de başarısız hissederseniz, tarihteki denemekten vazgeçmeyen büyük isimleri hatırlayın.
- Eski hatalarınızı affedemeyerek...
Herkes hata yapar. Hem de bol bol... Ama her birinden alınan dersler vardır. Eğer çektiğiniz acıyı ve suçluluğu unutmaz, kendinizi affetmezseniz, şefkat geliştirmenin zamanı gelmiş demektir. Bu zor olabilir ama ilk adım eski hikayeleri kapatmak ve yenilerini yazmak için çabalamaktır.
Çözüm: Hepsini serbest bırakın. Acılara tutunmak ve kendinizi cezalandırmak, ilerlemenizi engeller. Zamanı geri alamayacağınıza göre, geleceğe odaklanmalısınız.
- Her şeyi kontrol etmeye çalışarak...
Sizi güvende hissettirecek güçlü kontrol ihtiyacı, aynı zamanda kapana kısılmanıza yol açar. İstediğinizi düşündüğünüz şeyin (bu bir iş veya insan olabilir) peşini bırakmak, hayatınıza gelecek daha iyi ve büyük şeylere yer açar.
Çözüm: Her şeyi kontrol etmeye çalışmak büyümenizin ve kabullenmenizin önünde bir settir. Değiştirebildiklerinizi değiştirin, değiştiremediklerinizi kabul edin ve aradaki farkı bilin.
- Aşırı derece duygusal bağımlılık...
Mutluluğunuz başkalarına bağlıysa, bunu kendi kendinize elde etme şansını kaybedersiniz. Başka insanlarla olan ilişkileriniz mutluluğunuza ve kendinize olan sevginize ayna tutmalıdır. Kendinize öncelik vermek bencillik değildir. Önceliği başkalarına verir ve daha bu yüzden onlardan nefret ederseniz, suçlayabileceğiniz tek kişi aslında kendinizsinizdir. Acı ama duygusal pişmanlıklar yaşamamak için bazen sınır koymak en iyisidir.
Çözüm: Birilerinin sizi kurtarmasını beklemekten vazgeçin; kendi kendinizi kurtarın. Kendinizi daha güçlü kılmak için ne gerekiyor fark edin ve bunları uygulayın. Belki daha çok par kazanma zamanıdır ya da daha fazla arkadaş edinme, kendi ihtiyaçlarınızı karşılama… Ve eğer sınırları belirlemekte yeniyseniz, küçük şeyler üzerinden ödün verin, değerleriniz üzerinden değil.
- Yapmak istemediğiniz şeyleri yapmaktan yorgun düşerek...
Eğer sosyal hayatınız heyecanlı olmak yerine yorucu ise, sorumluluklarınızı gözden geçirme zamanı gelmiş olabilir. Eğer hoşlanmadığınız insanlarla zaman geçiriyorsanız, gerçek arkadaşlık yerine yoldaşlık yaşıyor olabilirsiniz. Negatif bir insanla bir saat geçirmek, fiziksel ve ruhsal açıdan madende çalışmaktan daha yorucu olabilir.
Çözüm: Enerjinizi kime harcayacağınıza iyi karar verin. Negatif insanlardan mümkün olduğunca uzak durun.
- Başkalarını suçlayarak...
Genellikle başkalarını suçladığınız şeyler sizin, kendinizi suçladığınız şeyler ise başkalarının suçudur. Suçlamak ya da suçluluk yaşanan durumu değiştirmez. Kimin suçu olduğu ya da sorumluluğu kimin aldığı bir yana, durumu değiştirmek beceriniz olmalıdır. "Her şeyin farklı olmasını isterdim” demek yerine, her şeyi farklılaştırmaya çalışmaya başlamalısınız.
Çözüm: Sorumluluk alın, sadece olanla ilgili değil, ne olmasını istediğinize dair de. Öz-bilinç, kişisel sorumluluklarınızı almanız için size cesaret ve tevazu verir.
- İnsanları düzeltmeye çalışarak...
Başkalarını değiştirebilseniz bile, mutlu olamazsınız. Çünkü olay düzeltmek değil, güvende hissetmektir. Herkesi olduğu gibi kabul etmelisiniz, sizin olmalarını istediğiniz gibi değil.
Çözüm: Kontrol edebileceğiniz şeyi değiştirin: Kendinizi. Bu kendi beklentilerinizi belirlemeniz ve ona göre davranmanız demektir.
- Mükemmeliyetçi davranarak...
Elinizden gelenin en iyisini yapmanız güzel ama mutluluğunuz sonucuna bağlıysa, kendi hayal kırıklığınızı kendiniz düzenliyorsunuz demektir. Hiçbir şey mükemmel değildir. 'Siyah ya da beyaz' tavrı, aradaki renkleri kaçırmanıza sebep olur.
Çözüm: Kendinize 'neden' diye sorun. Tabii ki dünyayı keşfetmek istiyorsunuz ama eğer süreç içinde kendinizi öldürüyorsanız, buna değmeyecektir. Bunun yerine kendinize daha fazla ne verebilirsiniz?
- Kendinizi başkaları ile kıyaslayarak...
Kıyaslamanın mutluluk hırsızı olduğunu söylerler. Kendi hayatınızdan memnun değilken, etrafınızdaki insanların çok iyi yaşamlar sürdüklerini düşünüyor olabilirsiniz. Halbuki hiçbirinin gerçek ayrıntılarını bilemezsiniz, sadece size yansıtılanları görürsünüz.
Çözüm: Kıyaslamanın diğer insanlardan kaynaklanmadığı ama sizin aslında neler istediğinizi yansıtan bir araç olduğunu fark edin. İlham, kıskançlığın sağlıklı yan etkisidir. Eğer sadece sahip olmadıklarınız üzerine odaklanırsanız, sahip olduklarınızın farkına varamazsınız. Eğer yine de kıyaslamaya ihtiyacınız varsa, bunu kendi kendinize yapın. Daha mutlu, sağlıklı ve güçlü olmayı isteyin.
- Başkalarının ne düşündüğünü çok fazla önemseyerek...
Çoğu insan, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde, eylemlerini diğer insanların görüşler inin şekillendirmesine izin verir. Ve başkalarını etkilemeye kafanızı bu kadar taktığınızda, kendinizi değil onları memnun etmeye odaklanırsınız.
Çözüm: Diğer insanların görüşleri, sizinkilerden daha önemli değildir. Onların daha yaşlı, tecrübeli, başarılı ya da daha iyi eğitim alması önemli değil. Fikir sadece fikirdir ve sahibine aittir. Kendiniz için doğru olana yine sadece kendiniz karar verebilirsiniz.
- Yardım istemekten korkarak...
Hiç kimse her şeyi bilemez. Çoğu insan bilir gibi davransa bile. Kendi kendine yetmenizi teşvik eden bu dünyada, insanlar savunmasız gözükmekten ölesiye çekiniyorlar. Bu korku tezahürü altında, mükemmel görünme arzusu, terk edilmeme korkusu ya da hoşa gitme arzusu ağır basıyor.
Çözüm: Yardım istemekte hiçbir sakınca yoktur. Sadece doğru insana yöneldiğinize emin olun. Sevgiliniz, arkadaşlarınız ya da ebeveynleriniz her zaman doğru kaynaklar olmak zorunda değildirler. Objektif olun.
- İyi şeylerin tadını çıkarmayarak...
Problemler üzerinde odaklanmak kolaydır, yanlış giden ya da başkalarının yaptığı tuhaf şeylerin de. Aslında bunlarla kendinizi o kadar bastırabilirsiniz ki iyi olanları görmeniz imkansızlaşır.
Çözüm: Bir dahaki sefere iyi bir şey gerçekleştiğinde, durun, nefes alın ve bunun için şükredin. Zevk almayı öğrenin ve mutluluğa biraz daha yaklaşın.
Kendi mutluluğunuzu sabote etmek, bir kerelik bir eylem değildir. Bir süreçtir. Kimse her zaman mutlu olamaz. Ama eğer en iyi eforunuzu kendinizi yargılamak, sorumluluklarınızdan kaçmak, başkalarını kontrol etmek için sarf ediyorsanız, sonsuza kadar bu durumda kalmayı garantiliyorsunuz demektir. Sonuçta, mutluluk sadece bir ruh hali değildir. Mutluluk, bir yaşam tarzı ve tercihtir.