Kariyer yaşamının erken dönemden planlanması, iş dünyası ve sektörlerle ilişkilendirilmesi kariyer planlamada yeni bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle meslek liseleri veya üniversite sonrasında okunan alan ve bölümle sektörlerinin eşleştirilmesi doğru bir kariyer planlama olarak görülmelidir. Genelde eğitim öğretim süreci içerisine üniversite döneminde sektörler çok etki edemedikleri için kendi ihtiyaçları çerçevesinde üniversite mezunu yetişememektedir. Üniversitelerin yetiştirdiği insan kaynağı ile sektörün beklediği insan kaynağı arasında fark oluşmaktadır. Bu farkı gidermek için üç farklı açıdan bakmaya çalışacağım. Bu bakış açılarımda sorunu ortaya koymakla birlikte çözüm önerilerini de dile getirmeye çalışacağım.
Bu süreçte üniversitelerin üzerine düşen görevler nelerdir? Bu süreçte üniversite yönetimleri program geliştirirken ve ders içerikleri oluştururken sektör ve pozisyonların ihtiyacı olan insan kaynağının donanımı hakkında bilgi sahibi olarak bu ihtiyaca göre insan kaynağı yetiştirmeyi önemsemelidirler. Bunun için bir makro düzeyde ülkenin ilgili bölüm mezunlarından beklentilerini giderecek donanımda yetişmelerini sağlarken yerel kuruluşlarla da irtibata geçerek mikro düzeyde de çözümler üretmeyi göz ardı etmemelidirler. Globalleşirken aynı zamanda da glokalleşmelidirler. Genele odaklanırken özelinde ihtiyaçlarına uygun çalışmalar yapılmalıdır. Ülkenin genel ihtiyaçlarını görebilen mühendisler, doktorlar ve eğitimciler yetiştirirken yerel şartlara uyum sağlayabilecek donanımı da kazanabilmek önem arz etmektedir. Burada üniversite yönetiminin ülkemizdeki sektörlerle ilişkisinin düzeyi çok önemlidir. En kötü ihtimalle senede bir kez kongre düzeyinde çalışma yapılmalı fakülteler ilgili sektörlerle iş birliği planları çıkararak yıllık ve beş yıllık hedefler belirlemelidir.
Bu süreçte sektörlerin üzerine düşen görevler nelerdir? Kendi özellerinde ve ülke genelinde ihtiyacı olan insan kaynağı profilini iyi analiz etmeli ve değişik periyotlarda ihtiyaçlarını güncellemelidir. Donanım anlamında ihtiyacı olan insan kaynağı ihtiyacını gidermek için üniversitelerle iş birliğine hazır olmalı ve bu anlamda nitelikli personel bulundurmanın yanı sıra kaynakta ayırabilmelidir. Doğru istihdamı sağlayabilmek için deneme yanılma yoluyla personel seçme yerleştirme yerine proje tabanlı çalışmaları desteklemeli ve insan kaynağı ihtiyacını yetişmiş bir şekilde elde etmeye çalışmalıdır. Staj süreçlerinde aktif rol almanın yanı sıra, üniversitelerin program içeriklerine öneriler getirmelidir. Bünyesinde danışman olarak akademik kariyeri olan uzmanlar çalıştırmalı ve bunların aracılığıyla üniversitelerin içine rahatça girebilmelidir.
Üniversitelerle kopuk bir şekilde değil iş birliğine açık personel istihdam etmeyi öncelikli hedefler arasında tutmalıdır. Bu durum araştırma ve geliştirme yatırımı olmasının yanı sıra nitelikli insan kaynağı ihtiyacını proje tabanlı gidermeyi sağlamış olacaktır. Bu çalışmayı tekniker/teknisyen veya ara eleman düzleminde düşünüldüğünde meslek liseleri ile aynı çalışma yapılmalıdır diyebiliriz. Bu süreçte sanayi odaları, meslek örgütleri etkin olarak rol almalı ve etraflarında bulunan üniversitelerle iş birliğini kovalamalıdır. Bu süreç dile getirildiği kadar kolay olmamakla birlikte sonucunda hem üniversitelerin mezunlarına iş bulma ve istihdam oluşturma hedefleri gerçekleşmiş olmakta hemde iş dünyası gerek staj döneminde gerekse de eğitim öğretim döneminde yarı zamanlı çalıştırarak personel adaylarının potansiyel olarak tanıma fırsatı bulmuş olacaktır.
Birde olaya öğrenci açısından bakacak olursak; öğrenciler üniversite yıllarında akademik hayatları devam ederken sektörle ne kadar ilişki içerisinde olurlarsa mezuniyet aşamasında o kadar çabuk iş bulacaklarını bilmelidirler. Üniversite 1. ve 2. sınıflarda kariyer kararsızlıklarını sektör ve pozisyon bazlı giderme çalışmalarının yapılması ve sonrasında bu çalışmanın sonuçları doğrultusunda son iki senelerini değerlendirmeli, kendilerini iş dünyasına hazırlamalıdır.
İş dünyasının beklediği insan kaynağı profili çerçevesinde daha fazla donanıma sahip olma adına üniversite yıllarını değerlendirmelidir. Bir öğrenci üniversite yıllarında üniversite bünyesinde yapılan eğitimlere, seminerlere, konferanslara, fuarlara ve proje çalışmalarına ne kadar fazla vakit ayırırsa kişisel gelişimine o kadar değer katmış olur. Bu süreci anlamlı olarak değerlendirmediği zaman mezuniyet aşamasına geldiğinde tecrübesizliğinin yanı sıra birikimsiz olmak durumu ile karşı karşıya kalır.
Bu çalışmaları hem kişisel gelişimine katkı üretmek için yapmalı hemde kendisini çalışmak istediği sektör ve pozisyona hazırlamalıdır. Bu süreçte çalışma istediği pozisyonla alakalı olarak sosyal çevresini geliştirmeli ve bağlantılar kurmalıdır. Resmi staj dışında da kendisi özellikle eğitim dışı zamanları nitelikli olarak değerlendirmelidir. Birçok üniversite mezununun üniversite yıllarında yarı zamanlı veya gönüllü çalışmaları bireyin meslek ve pozisyon tercihini belirlemektedir. Bunlar üniversite içindeki kulüp faaliyetleri veya departmanlarda yarı zamanlı çalışmalar olacağı gibi bu fırsatlar üniversite dışında da kovalanmalıdır.
Konuyu toparlayacak olursak bu üçlü yapı; üniversite yönetimi, sektör yöneticileri ve öğrenciler bir amaç birliği etrafında bir planlama yapabilirlerse üniversite mezuniyeti sonrasında bireyler anlamsız bir şekilde iş aramaz duruma gelirler. Daha vasıflı mezuna sahip olacak üniversiteler, daha vasıflı personel ihtiyacının daha çabuk giderecek sektör ve kendini iş hayatına daha hazır hissedecek birey psikolojik olarak daha iyi halde olacağı gibi daha da verimli olacaktır. Bu üçlü yapının sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için bireyler istekli olacak, proje geliştirecek ve bütçe ayırmayı önemsemiş olacaktır. Bu üçlü işbirliği sonucunda ülke ekonomisine daha donanımlı bireyler katılacak ve ne yapmak istediği bilen bireyler yetiştirilmiş olacaktır.