karartma : Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü.
1. isim Karartmak işi.
2. isim, askerlik Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü. "Karartma saati yaklaşıyordu, bir an önce evlerine varmalıydılar." - Erendiz Atasü
köhne : Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış.
1. sıfat Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış. "Annemin çocukluğundan beri yanından ayırmadığı köhne ciltli, küçük bir Mushaf'ı vardı." - Yahya Kemal Beyatlı
2. sıfat, mecaz İçinde yaşanılan zamana göre geride kalmış, eskimiş, çağ dışı. Köhne bir düşünce.
makasçılık : Demir yollarında makasları açıp kapayarak trenlere yol veren görevlinin yaptığı iş.
1. isim Makasçının görevi.
2. isim Basında başka gazetelerdeki haberleri kesip olduğu gibi aktarma işi.
peron : Tren istasyonlarında tren yolu boyunca uzanan, inilip binilen yüksekçe döşeme.
1. isim Otobüs terminallerinde aracın yanaştığı, yolcuların inip binmesine yarayan bölüm.
2. isim Tren, tramvay, metro istasyonlarında yol boyunca uzanan, inilip binilen özel bölüm. "Peronla yolcu vagonlarını ayıran parmaklığın otomatik demiri kapanıyordu." - Sait Faik Abasıyanık
yarı aç yarı tok : Karnı iyice doymadan.