Soru : Kadir hangi filminde kadın kostümü giymiştir
A- Pardon
B- Gora
C- Pişt
D- Komser Şekspir
Doğru Cevap : Komser Şekspir
Komser Şekspir
Bir karakoldaki tüm yetkiler, başkomiserin hastaneye kaldırılmasının üzerine otoriter bir komisere (Kadir İnanır) devir olur. Vatanına son derece bağlı olan bu sert karakterli komiserin hassas olduğu tek konu kızıdır (Pelin Batu). Ölümcül bir hastalığın pençesine düşen kızının bir gün okuldan üzgün döndüğünü gören komiser yıkılır. Genç kız yer almayı çok istediği “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” oyununun kadrosundan hastalığı nedeniyle çıkarılmıştır.Hemen harekete geçen komiser, o sırada gözaltında bulunanlardan bir kadro oluşturur. Tutuklular arasında bir mafya babası (Özkan Uğur), bir tinerci (Mesut Ceylan), bir fahişe (Müjde Ar) ve bir uyuşturucu satıcısı (Okan Bayülgen) da vardır. Kızının son günlerini mutlu geçirmesini isteyen komiser büyük bir hızla oyunun hazırlıklarına girişir.KARAKOLDAKİ PRENSESFilmin senaryosu tinerci rolünde izlediğimiz Mesut Ceylan’a ait. Ceylan on gün kadar Sinan Çetin’in etrafında döndükten sonra tecrübeli yönetmen, Ceylan’ı dinlemeye karar verir. Ceylan “bir karakolda ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ provası yapılması komik olmaz mı?” diyerek fikrini açığa çıkarma fırsatını bulur. Sinan Çetin de bu fikri ilgi çekici bulunca ayrıntılar üzerine konuşmaya başlarlar. Konuyu beğenen Çetin, bazı değişiklikler yapılması gerektiğini de belirtir.İlk başta bir baba-oğul hikayesi olarak düşünülen senaryo, Tevfik Başer’in katkısıyla baba-kız hikayesine çevrilir. Mustafa Altıoklar’ın tavsiyesi üzerine de kızın kanser olmasına karar verilir. Komiser rolü için ilk olarak Kemal Sunal düşünülür. Daha sonra Sunal’ın “Balalayka” filminde karar kılması üzerine Çetin bir ara rolü kendisi oynamayı bile düşünür. Son olarak rol Kadir İnanır’a kısmet olur.Mesut Ceylan senaryoyu nasıl geliştirdiğini şöyle anlatıyor:“Çocukluğumda defalarca ağlayarak okuduğum bir kitaptı ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’... Öğretmenin toplu şekilde, ayin gibi okuduğu ve bizim de ağladığımız bir kitaptı. Keza onun yanında ‘Kibritçi Kız’lar, Kemalettin Tuğcu’lar... Ve galiba mizahın en klasik yanlarından biri bu: Bu kadar naif bir öykünün bir karakolda oynanması... Buydu temeli zaten.”