Hz. Peygamber, cihad çağrısına uymadığım için bana ve benim durumumda olanlara toplumdan dışlanma cezası verdi. Artık kimse benimle konuşmuyor, selamımı bile almıyordu. Bu ambargo günlerinde, çok büyük bir şey oldu. Benim İslam toplumundan dışlanma cezası aldığımı haber alan Gassan Kralı, beni ülkesine çağırdı. Hz. Peygamber’i ve Medine’yi terk edip onlara katılmam karşılığında bana pek çok iyilikte bulunacağı iletildi. Tereddütsüz bu teklifi reddetsem de benim Allah Resulü’ne ihanet edebileceğimin umulması, üzüntümü katbekat arttırdı. Yapabileceğim tek şey olan gözyaşına, tövbeye ve namaza sığındım. Bu durum elli gece devam etti. Sabahlara kadar namaz kılıp dua ediyor, Allah’ın beni bağışlamasını umuyordum. Ellinci gün, sabah namazını kıldıktan sonra, dışarıdan bir ses duydum: ‘Ey Ka’b! Müjde! Allah sizleri bağışladı!’
Sevinçle secdeye kapanıp şükrettim. Halk bize müjde vermek için seferber olmuştu. Herkes
gözaydınlığı veriyordu. Sonra hemen mescide, Allah Resulü’nün yanına koştum ve dedim ki:
—Ey Allah’ın Resulü! Bu müjde senin katından mıdır yoksa Allah’ın katından mıdır?
—Hayır, benim katımdan değildir. Allah’ın katından geliyor.
—Ey Allah’ın Resulü! Benim tövbemin kabulünün müjdesi olarak bütün mal varlığımdan el
çekiyor, onu sadaka olarak bağışlıyorum, dedim. Allah Resulü bana:
—Malının bir kısmını kendin için sakla. O senin için daha hayırlıdır, dedi.
—Hayber’deki payımı kendim için bırakıyorum, dedim ve ekledim:
—Ey Allah’ın Resulü! Allah sadakatim ve doğruluğumdan dolayı beni affetti. Benim
tövbemin alameti olsun ki ben artık doğrudan başka hiçbir şey söylemeyeceğim.”
(bk. Müslim, Tevbe, 9; Okuma parçası olarak uyarlanmıştır.)
Ka’b’ın (r.a.) tövbe etmesine neden olan olay nedir?
Gücü kuvveti yerinde olmasına rağmen Cihad çağrısına uymamış ve Cihad zamanında Medine’de kimseyi görmeyince çok utanmıştır bunun üzerine tövbe etmeye başlamıştır.
Ka’b’ın (r.a.) cesaretine bir örnek verebilir misiniz?
Cihad’a katılmamasının bir mazereti olmamasını bütün dürüstlüğü ve cesaretiyle söylemiştir.
Kıssayı sadakat ve doğruluk açısından değerlendiriniz.
Allah ve Resulüne bağlı olmak bu hayatta olmasa bile öbür dünya da karlı çıkmalarını sağlar. Zira Allah ve Resulüne bağlı olanlar cennetlik insanlardır. Doğruluk ise İslam dinin olmazsa olmazıdır.