İyi bir Müslüman olmak için sadece ibadet etmek yetmez. İyi bir insan gerek yaşantısıyla, gerek bilinciyle gerekse de ibadetleriyle herkese örnek olmalıdır. İbadetlerini yerine getiren ancak bunu yaşantısına ve ahlakına yansıtamayan Müslüman’da bir sorun var demektir. Müslüman her yönüyle olduğu gibi güzel ahlakıyla da Müslüman’a yaraşır bir şekilde davranmalıdır.
Bir insan müslüman olarak doğduysa ve müslüman olarak büyüdüyse ahlakı da güzel olmak zorundadır müslüman bir insanın hem ahlakı hem terbiyesi hemde hâl ve hareketleri düzgün, tertibli olmak zorundadır müslüman olmak bunu gerektiren bisey dir zaten.
Yasaların hiç olmadığı ya da olup da pek geçerliliklerinin bulunmadığı toplumlarda din, tarih boyunca bir "toplum düzenleme aracı" olarak kullanılmıştır. Toplumdaki düzen ve huzurun sağlanması için dine başvurulmuş, bunda da başarılı olunmuştur. (Dinin yaptırım gücü bazı yerlerde hala gerçek yasalardan daha fazladır. Mesela bir insanın mahkemelerce ceza almaktan korktuğu için değil de, cehenneme gitmekten korktuğu için bir davranışı yapmaktan vazgeçtiğini görmek mümkün.)
İslam'ın doğup yayıldığı dönemde de toplumda çok büyük sıkıntılar vardı. Ahlak yoksunu insanlar birbirine türlü kötülüğü yapmaktan çekinmiyordu. Bu bağlamda ortaya atılan İslam, toplumun arındırılması ve düzenlenmesini sağladı. Yani ilk fonksiyonu bir inanç sistemi olmaktan ziyade, bir toplumsal-ahlak sistemi olmaktı.
Allah'ın emirlerine birebir uyuyor görünmek sizin iyi biri olduğunuz anlamına gelmez. İslam dininde de sık sık vurgulandığı üzere asıl değerli olan kalpteki gizli niyettir. İyi niyet ise iyi bir kişilikten ve ahlaktan kaynaklanır. Yani iyi bir Müslüman olmanın özünde eylemlerimiz değil, iyi niyet ve ahlakımız yatar. Yukarıdaki bilgiler de dikkate alındığında ahlakın İslam dinindeki değeri kolaylıkla anlaşılabilir.