İyi bir komşu, rahat bir yaşam sürmemizi sağlar. Eğer komşumuz iyiyse korkmadan evimizi bile ona emanet edebiliriz. Ancak komşumuz kötüyse her an diken üstünde oluruz.
Günümüzün çelik kapılar ardına hapsolmuş, yok olmaya yüz tutmuş komşuluk ilişkilerini değilde, gerçek komşuluk ilişkilerini yaşayabilmek oldukça önemlidir. Ev alma komşu al, derken büyüklerimiz, gerçekten ne kadar önemli bir mesele olduğundan bahsetmişlerdir aslında.
Gecenin bir yarısı evde tuz bittiğinde çekinmeden karşı komşunun ziline basıp isteyebilmek ve karşı dairede adını bile bilmediğiniz insanlardan yardım beklemek arasında büyük bir fark vardır. Onlar yardım etmezler demiyorum, çünkü ederler bu insanlık görevidir ama diğeri komşuluk görevi olarak tanımlanır. Sabahları işe veya okula giderken güler yüzlerle karşılayıp, günaydın, sözcükleriyle mutlu olmak varken, evden çıkarken gene kimseyle karşılaşmadan çıkabilecek miyim diye düşünmek komşuluk mudur?
Eğer ki aynı toplum içinde huzurlu ve mutlu yaşamak istiyorsak, komşuluk ilişkilerimizde bizim de kendi üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekmektedir.