Türkiye jeolojik oluşumu itibariyle Alp Orojenezi kuşağında yer alan genç bir araziye sahiptir. Topraklarının büyük bir bölümü etkin fay hatları üzerindedir.Bu nedenle çok sık deprem meydana gelir.
Ülkemizin jeomorfolojik özellikleri ile toplumun morfolojik özellikleri çok benzer. Toplumun sarsıntılara dayanma gücü de zayıftır. En ufak bir fay kırılması toplumu dipten sarsıp büyük felaketlere neden olur.
Şimdilerde böyle bir süreçten geçiyor toplumumuz. Merkez üssü Ankara olan büyük depremler meydana geliyor toplumda. Artçı sarsıntıları bile toplumun büyük katmanlarını alt üst etmeye yetiyor.
Aileleri dağıtıyor, komşuları biribirine küstürüyor, etnik gruparı biribirine kırdıyor ve bütün ülke toprakalarını savaş alanına çevirebiliyor bu depremlerin dalgaları.
Yeni Türkiye'de bu faylar harekete geçirilmiştir.Yerin derinliklerindeki mağmalar büyük patlamalarla lavlarını püskürtmekte, yollar, köprüler yıkılmakta, insanlar arasında geçit vermeyen volkanik dağlar yükselmektedir.Depremle sarsılan insanların üzerine bir de kızgın küller yağmakta ve can kayıpları tahammülfersa acılar yaşatmakta topluma.
Depremlere neden olanlara kimse "yeter bu kadar" diyememekte, diyenler de "sefiller"deki gibi muameleye maruz kalmaktadır.
Eski Türkiye'de başı açıklar ile kapalılar,aleviler ile sünniler, sağcılar ile solcuların kavgası isteniyordu.
Ne yazık ki Yeni Türkiye bunları çok geride bıraktı. Tüm fay hatlarını harekete geçirerek dindarları, kapalıları ve sunnileri biribirine düşürmeyi başardı.
Fay hatlarını kaynaştıran ve sağlamlaştıran değerler ertildi, dinin ve imanın etrafındaki surlar yıkıldı.
Belki de Timur'un Anadolu'yu işgaline denk bir felaket oldu.
Eskiden hariçten gelen saldırılar içeriden patlak verdi.
Evet beyler sevinin artık.Sevinin başlar yüksekte(!) Büyük bir işi başardınız, tarihe kazınamayacak bir şekilde isimlerinizi yazdırdınız.
Geçmişte defalarca kırılan faylar "vifak ve ittifak" ile tamir etmesini bilen bu Milletin bu çatlak ve krıkların arasını özünde saklı değerlerle tekrar doldurup tamir etmesi yani özündeki değerlere dönmesi hayatî önem taşımaktadır.
Akl-ı selim,kalb-i selim ile bu süreç atlatılmalı, akıllı ve sabırlı olunmalı, aksi takdirde İhkak-ı hak talep ederken bütün toplum birbirine zülm etmeye başlayacak,mazlum insanlar büyük zarara maruz kalacak.
Bunun için genelleme ve sloganlardan uzak durmamalı ve bu konudaki ilahi fermana kulak vermelidir.O fermanda şöyle buyrulmaktadır; “Ceza verecek olursanız, size yapılan azap ve cezanın misliyle cezalandırın. Ama eğer bu hususta sabrederseniz, bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl, 16/126) Yani kalb-i selim ile:“Dişinizi sıkar sabrederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”
Allah milletimizi hayırlı olan yola tevcih buyursun