Kadıya temizlik işleri konusunda, Çöplük Subaşı namında bir görevli yardım ederdi. Temizliğin organizasyonundan sorumlu olan bu görevli, sokakları, Arayıcı Esnafı adıyla anılan bir gruba temizletirdi. Bu çöpçüler garip kıyafetler giyer, matruş ve keçe külahı kullanırlardı. İstanbul sokaklarındaki bütün çöp, hayvan pisliği ve kalıntıları toplayan bu kişilere mahalle arasında yaptıkları nümayişten dolayı “çöp çıkaran” da denilmekteydi. Adeta seyyar bir atölyeye sahip olan arayıcılar bu işleri yaparken yanlarında genellikle kardeş veya oğul yahut evlatlık bir oğlan bulundururdu. 15. ve 19. yüzyıllar arasında İstanbul'un temizliği ile sorumlu olan örgütün ismi Arayıcı esnafı olarak bilinir.
Çöplerden çıkan değerli eşyalar onların olurdu
Arayıcı esnafı, kadıdan, şehrin süprüntülerini ve evlerden-konaklardan atık çöpleri toplamak üzere yıllık ihale ile alır, çöp topladığı mahallenin gelir düzeyine göre kadıya ücret öderdi. Mesela 17. yüzyılda bu ücret 60.000 akçe idi. Arayıcı esnafı, toplamış oldukları süprüntüleri sepet ve küfelerle Haliç ve Boğaz kenarlarındaki Tanzifat İskeleleri'ne götürür, sepetlerde toplanan çöpler deniz kenarlarında çamur teknelerinde deniz suyuyla yıkanarak ayrılırdı. Çöp içinde akçe, mangır veya işe yarar başka şeyler bulunursa bunlar çalışanların olurdu. Topkapı Sarayı'nın en meşhur mücevheri olan Kaşıkçı Elması'nın da bir arayıcı tarafından bulunduğu Reşat Ekrem Koçu tarafından rivayet edilir.