İslam dininde sosyal adaleti anlamak için dinin evren, toplum ve insan hakkındaki görüşlerini bilmek gerekir. İslam, hukuk, ahlak ve toplumsal dengenin temelini teşkil eden bazı emir ve yasaklar koyarak toplumda adaleti sağlamayı hedefler. İslam dinine göre sosyal adaleti sağlamak için insanlar aşırılıktan kaçınmalı ve israf etmemelidir. İsraf İslam’ın temel yasaklarından biridir. İslam’ın iktisat düşüncesinde israf ve aşırı tüketim mevcut değildir. Bundan dolayı İslam, harcama ve tüketimde dengeli olmayı emretmiş, cimriliği de (yetersiz tüketimi) yasaklamıştır. Sosyal adalet, İslam’ın öngördüğü temel toplumsal hedeflerin başında gelir. İslam zekât, sadaka, kurban, fıtır sadakası, karzı hasen (güzel ödünç verme) gibi ibadetlerle toplumda sosyal adaleti ve refahı sağlar.
Sosyalleşme, kelime anlamı olarak insanların bir araya gelerek ortak işler yapmasıdır. Yani bir bölgede hangi koşullarda, nasıl ve ne amaçla olursa olsun insanların birbiri ile ilişki içinde olmalarıdır. Bu alana ticaret, aile hukuku ve çevre hukuku da dahildir. Örneğin bir beldede uyulması gereken temel kurallar yoksa o bölgede istikrarın olması düşünülemez veya toplumun faydasına olan yasaklara uyulmadığında da yine bir takım sorunlar ortaya çıkar. Bu nedenle İslam dininin sosyal adaletle ilgili belirlediği ilkeler son derece önemlidir. Yani daha düzenli bir hayatın oluşması ve insanların rahat etmesi adına uymaları gereken kurallar topluluğudur demek yerinde olacaktır.