Ödev cevabı kısaca,
Yalnızca "inandık" demek ile iman sağlanmaz. İman etmek, Allah inancının insanın kalbine yerleşmesi, dinine kalp ile bağlı olmasıdır. Kalp ile tasdik edilmemiş, kalben inanılmamış iman, yarım kalır ve tamamlanmış olmaz. İman etmek kalp ile tasdik etmek, önce kalp ile inanmaktır. Kişi Allah'a ve peygamberlerine kalpten ve hiç şüphe etmeden inanıyorsa, o kişi müminlerden olmuştur.
Hayatımızda sadece "İnandık" lafı ile tam olarak iman etmiş olmayız. İman etmek, Allah (c.c) inancının kişinin kalbine kazınması, dinine kalp ile bağlı olmasından geçer. Kalp ile tasdik olmamış, kalben sağlanmamış bir iman, eksik kalır ve tamamlanmamış bir inşaat gibidir.
İman etmek kalp ile tasdik etmek, ilk olarak kalp ile inanmaktır. Birey Allah'a ve peygamberlerine kalpten ve herhangi bir kuşku duymadan inanıyorsa, o birey artık Mümin olmuştur. İmanda kalben tasdik bu sebeplerden ötürü oldukça önemlidir.
Kur’an terminolojisinde KALB sözcüğü AKIL için de kullanılır. “Yeryüzünde hiç dolaşmazlar mı ki akıl edecek kalplere yahut işitecek kulaklara sahip olsunlar! Şu bir gerçek ki gözler körleşmez, fakat göğüslerdeki kalpler körleşir.” (Hac, 22/46) mealindeki ayette yer verilen “akıl edecek kalpler” ifadesinde aklın da kalbin zımnında yer aldığını göstermektedir.
Bununla beraber KALP iman mahallidir. Bir latife-i Rabbaniye olan kalbin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, çam kozalağı kadar bir cisimden ibaret olan beden kalbinin bedene yaptığı hizmet gibidir. Nasıl ki bedenin bütün birimlerine hayat ırmağını kalp pompalıyor ve gönderiyor, maddî hayat onun işlemesiyle ayakta duruyor, sustuğu zaman ceset de hayatiyetini kaybediyor ise; latife-i Rabbaniye olan manevi kalp de manevi duygularımızın tamamını hakiki bir hayat nuru ile canlandırır ve ışıklandırır. Manevi kalbimize bu hayat iksirini veren imandır. İmanın mahalli, bu manevî kalptir." (bk. İşârâtü’l-İ’câz, Bakara Suresi 7. Ayetin Tefsiri, s. 78)