Tanzimat reformlarından beklenen sonuç alınamayınca; siyasi rejimin değişmesini savunan kadrolar ortaya çıktı. Tanzimat reformcuları merkezi idareyi güçlendirmekle kurtuluşa gidileceğine inanırken; Tanzimat’ın yetiştirdiği aydınlar ise batı uygarlığının üstünlüğünü, halkın geniş hürriyetlerine ve parlamentolu demokratik rejimine bağlıyordu. İşte bu durumları ortadan kaldırmak için Abdülhamid reform istedi.
Sultan II. Abdülhamid, dış borçlar meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasını, devletin çıkarları açısından gerekli görmüştür. Böylece Avrupa’nın her fırsatta borçları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmesi engellenmek istenmiştir.
II. Abdülhamid’in Meclis Konuşması
“Babam I. Abdülmecid, Tanzimat’ı başlatıp ülkenin huzur içinde refaha ulaşması için gereken her tedbiri almış, işler de iyiliğe gider olmuşken Kırım Savaşı çıktı. Savaş dolayısıyla harcamalar arttı. O zamana değin kimseye bir akçe borcu olmayan hazinemiz borçlanmak durumunda kaldı. Borç kapısı işte böyle açıldı. Ama iç ve dış sıkıntıların sonu gelmedi. Devlet mali sıkıntıyı yenemedi. Ödemeler durduruldu. Bu tutum, dürüst bir hareket sayılmaz. Borç yaparak finansman, o günü, o anı kurtarır ama geleceği sıkıntıya sokar. Bu sıkıntı bizim tahta çıktığımız şu anda bütün ağırlığıyla karşımızdadır. Biz, istibdat idaresine son vermeyi, meşveretin bütün bu güçlükleri yenmeye kadir olacağına inandığımız için karar verdik. Hepinizden ricam şudur: El ve gönül birliği ederek gerekli tedbirleri alın; çıkması yararlı olacak yasaları çıkarın, mali reform yapın, ülkeyi bu sıkıntılı durumdan kurtarın.” demiştir.