İfk Hadisesi münafıkların, Müstalikoğulları savaşından dönerken Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hanımı Hz. Ayşe (r.a.) hakkında uydurdukları yalan haber ve onun namusuna yapmış oldukları iftiradır.
Müslümanlar, Müstalikoğulları savaşından dönerlerken Hz. Ayşe, ordunun konaklama yerinde kızkardeşi Hz. Esma’dan ödünç aldığı gerdanlığı kaybetmiştir. Hz. Ayşe, gerdanlığını aramak için konaklama yerinden uzaklaşmış ve gerdanlığını bulup döndüğünde orduyu bulamamıştır. Bir müddet beklemiş daha sonra ordunun artçıları onu görmüşler ve hemen orduya yetiştirmişlerdir.
Bu durumu gören münafıklar, Hz. Peygamber’in sevgili eşi Hz. Ayşe’ye iftirada bulunmuşlardır. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve Müslümanlara bu durumu kullanarak eziyet etmişlerdir. Hz. Ayşe bu duruma çok üzülmüştür.
Yüce Allah, Hz. Ayşe’nin namusunun temizliği ile ilgili ayetler göndermiş ve ona yapılan iftirayı ve iftiracıları kınamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de iftiracıları cezalandırmıştır.
Allah (c.c.), Nur suresinin yirmi bir ve yirmi beşinci ayetleri arasında, Hz. Ayşe’nin iffetinin güzelliği ile ilgili ayetler indirerek Hz. Peygamber ve Hz. Ayşe’yi de teselli etmiştir.
Peygamber Efendimiz (Sav) bunun doğru olmadığına inansa da vahiy gelmesini beklemiştir. Sonuçta bu olayın iftira olduğunu bildiren ayetler inmiştir. İşte bu ayetler İfk hadisesi ayetleri olarak geçer.
Bu iftira hadisesini bildiren ayetler Kur’an-ı Kerim’de Nur suresinde de geçmektedir. İfk hadisesi için inen ayetler Nur Suresi 11. ayetten 20. ayete kadar olan ayetlerdir ve mealleri aşağıdadır;
Nur Suresi 11 – 20. ayetleri
“O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.” (11. ayet)
“Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, “Bu apaçık bir iftiradır” deselerdi ya! (12. ayet)
“Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.” (13. ayet)
“Eğer size dünya ve ahirette Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!” (14. ayet)
“Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.” (15. ayet)
“Bu iftirayı işittiğiniz vakit, “Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım! Bu çok büyük bir iftiradır” deseydiniz ya!” (16. ayet)
“Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.” (17. ayet)
“Allah size ayetleri açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (18. ayet)
“İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (19. ayet)
“Allah’ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı haliniz nice olurdu?” (20. ayet)