İbadetle temizlik arasında kopmaz bir ilişki bulunmaktadır. Temizlik bir iman meselesi olarak ibadetlerin gerçekleşmesinde bir temel oluşturmaktadır. İbadetler için temizlik farzdır. Temizlikler ibadetlerde iki türlü gerçekleşmektedir. Birincisi beden temizliği ikincisi ise ibadet alanı temizliğidir.
İbadetlerde gusül abdesti ve abdest olmazsa olmazdır. Gusül abdesti sosyal hayatın devam edebilmesi içindir. Abdest ise ibadetlerin ve özellikle namazın gerçekleşmesi içindir. İbadet alanı temizliği de ibadetin kabul olmasıyla ilgilidir. Necasetten taharet, kan, idrar, meni, alkol gibi pisliklerden temizlenmektir. Hadesten taharet ise ibadet alanının temiz olmasıdır. Temizlik imandan gelir. İman gerekliliği olarak temiz olmak gerekir.
İbadetle temizlik arasında çok yakın bir ilişki vardır. Çünkü temizlik ibadetin temeli, aynı zamanda ön şartıdır. Bir Müslüman’ın Allah’ın emrettiği ibadetlerden bazılarını yerine getirebilmesi için ruh ve beden yönünden her türlü pislik ve kirlilikten arınmış olması gerekir. Bu nedenle İslam dininde birçok ibadet, temizlik şartına bağlanmıştır. Kur’anıkerim’deki “Sonra kirlerini gidersinler, saç ve tırnaklarını kessinler, adaklarını yerine getirsinler ve o Kabe’yi tavaf etsinler” (Hac suresi, ayet 29) ayeti Kabe’yi tavaf ibadeti için temizliğin ön şart olduğunu açıklamaktadır. O’na (Kur’an’a) tertemiz olanlardan başkası el sürmesin” (Vakıa suresi, ayet 79) ayeti de Kur’an’a el sürmek için temizlik gerektiğini belirtmektedir.
Ayrıca namaza hazırlık şartlarından birisi de, her çeşit manevi pisliklerden, kirlilikten, yani gözle görülemeyen, fakat pis sayılan hallerden temizlenmektir. Bu da, gusül, namaz abdesti, ya da teyemmümle gerçekleşir. Namaza hazırlığın diğer bir şartı da; vücudun, elbisenin ve namaz kılınacak yerin temiz olmasıdır. Bütün bunlar temizliğin ibadetin temeli ve ön şartı olduğunu, dolayısıyla temizlikle ibadet arasında sıkı bir ilişkinin varlığını açık bir şekilde göstermektedir.