İCLAL: Ağırlama, ikram, büyüklük, ululuk
İÇİM: Tat alınacak kadan güzel, çok alımlı
İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir
İDİLSU: Su için yazılmış şarkı
İFFET: Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlılık
İLAY: Ülkenin ayı, yurdu aydınlatan
İLAYDA: Su perisi
İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım
İLCAN: Ülkenin canı, sevdiği
İLDEM: Pişmanlık duyan
İLDEN: Üzgün
İLDENİZ: Ülkenin denizi
İLEY: Huzur, yön, taraf
İLGİ: İki şey arasındaki ilişki, bir şeye duyulan merak
İLGİN: Yabancı, gurbette yaşayan
İLGÜN: Ülke güneşi, başkaları, yabancılar
İLKAY: Ayın ilk hali
İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad
İLKE: Temel alınan düşünce, kural
İLKGÜZ: Eylül ayı
İLKNAZ: İlk göz ağrısı
İLKNUR: Göze gelen ilk ışık
İLKİM: İlk çocuğum anlamında
İLKİN: Önce, öncelikle
İLKNUR: İlk ışık
İLKYAZ: İlkbahar, yaz başı
İLMA: Parlatma, belirleme, işaret etme
İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili
İLSU: Ülkenin suyu, bereketi
İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever
İMER: Zengin, varlıklı
İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği
İNANÇ: İnanılan şey
İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
İNCİLAY: Parlama, ışıldama
İNCİNUR: İnci gibi ışıklı, parlak
İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş, kibar, zarif
İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İREN: Özgür, serbest
İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi
İSMİHAN: Hükümdar ismi
İYEM: Güzellik, iyilik
İZEL: El izi anlamında
İZEM: Büyüklük, ululuk
İZGİ: Güzel, adaletli, zeki
İZLEM: İzlemek eylemi
İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında