İçi beni yakar, dışı eli (seni) yakar: Dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir.
İki arslan bir posta sığmaz: Bir ülkede iki baş egemen olamaz.
İki at bir kazığa bağlanmaz: Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
İki baş bir kazanda kaynamaz: Ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
İki cambaz bir ipte oynamaz: Kurnazlıkta eşit olan iki kimse birbirlerini aldatamaz.
İki deliye bir uslu koymuşlar: Birbirleriyle anlaşamayan, kavga eden iki kişinin arasını bulacak bir akıllının olması gerekir.
İki dinle bir söyle: Çok konuşmak doğru değildir.
İki el bir baş içindir: Ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir.
İki emini bir yemin aralar: Birbirinin doğruluğuna güvenerek birlikte iş yapmakta olan iki kişiden biri, hile yapmadığına arkadaşını inandırmak için yemin ediyorsa artık güven bozulmuş demektir, ayrılmaları gerekir.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur: Birbirini sevenler için zenginlik önemli değildir.
İki kaptan bir gemiyi batırır: Bir işi iki kişi yürütemez.
İki ölç, bir biç: Bir iş yaparken ayrıntıları ve sonuçları iyice düşünülmelidir.
İki testi tokuşunca biri elbet kırılır: Kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar.
İlk vuran okçudur: Amaca başkalarından önce ulaşan, işinin ehlidir ve kazançlı çıkar.
İnsan (adam) kıymetini insan (adam) bilir: Bir kimsenin, bir şeyin değerini ancak o konuda uzmanlığı olanlar bilir.
İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar: Birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir.
İnsan beşer, kuldur şaşar: Kişinin zaman zaman şaşırmasını, yanılmasını hoş görmek gerekir.
İnsan çeşit çeşit, yer damar damar: Toprağın her kesimi ayrı ayrı nitelikler taşıdığı gibi insanlar da birbirlerinden farklı özelliklere sahiptirler.
İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde: İnsan doğduğu yeri değil geçimini sağladığı yeri yurt edinir.
İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur: Kişinin çocukluğundaki huyları, özellikleri yaşlılığında da değişmez.
İnsan yükü (eti) ağırdır: 1. Hiç kimse başka bir kimseye yük olmamalıdır. 2. Yatalak insanı kaldırmak, yatırmak güçtür.
İnsanın (adamın) alacası içinde, hayvanın alacası dışındadır: Hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olur ancak insanların kötü huylu olup olmadıkları dışarıdan anlaşılamaz.
İnsanın adı çıkacağına canı çıksın: İnsanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir.
İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var: İnsan kendisini ancak tatlı diliyle sevdirebilir.
İp inceldiği yerden kopar: Bir durum, en çürük yerinden patlak verir.
İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar: Kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan kendisine birtakım huylar geçer.
İstediğini söyleyen istemediğini işitir: Bir kimseye hakaret etmek, ağır sözler söylemek doğru değildir, o da ağır sözlerle karşılık verir.
İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara: Birinden bir şey isteyen utanır ancak isteği yerine getirmeyen daha çok utanmalıdır.
İş amana binince kavga uzamaz: Kavga edenlerden biri aman dilerse çekişme sona erer.
İş bilenin kılıç kuşanın: Her şey, onu gereği gibi kullanmasını bilene yakışır.
İş insanın aynasıdır: Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğu yaptığı işlerden anlaşılır.
İşine hor bakan boynuna torba takar: İşini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur.
İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına: Başladığın bir işte her zaman güçlüklerle karşılaşacağını varsay ki sonunda hayal kırıklığına uğramayasın, iyi sonuçlar aldığında sevinesin.
İşleyen demir pas tutmaz (ışıldar): Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
İt ürür, kervan yürür: Gerçekleşmesi doğal olan işler engellenemez. (ürümek: Havlamak)
İti an, taşı eline al (çomağı hazırla): Saldırgan biriyle karşılaşma olasılığı bulunan kimse kavgaya hazır olmalıdır.
İtin (köpeğin) duası kabul (makbul) olsa(-ydı) gökten kemik yağar(-dı): Aşağılık kişinin istediği olsaydı dünya, yalnız kendisinin işine yarayan, başkalarını rahatsız eden şeylerle dolardı.
İtle yatan bitle kalkar: Değersiz, kötü kimselerle ilişki kuranlar kötü huylar edinirler.
İyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder: Babaya ün kazandıran da el içine çıkamayacak bir duruma düşüren de çocuklarının tutumlarıdır.
İyi gitmeyince kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi: İnsanın işi bir kez ters gitmeye görsün, en sıradan işlerinde bile tersliklerle karşılaşır.
İyi insan sözünün üstüne gelir: Yokluğunda kendisinden söz edilen kimse, konuşmanın üzerine gelirse o iyi insandır, denilir.
İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir: Tanrı kötü bir durumun iyiliğe dönmesini dilemişse bunu yapacak kimse işin üstüne gelir.
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı: İyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir.
İyilik eden iyilik bulur: İyilik eden kimseye zamanı geldiğinde başkaları da iyilik ederler.
İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir: Karşılık beklemeden iyilik yap.