Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vefat ettiği zaman Hz. Aişe gençti. Buna rağmen Kur'an-ı Kerim'i ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sünnetini en iyi bilen ve anlayan sahabilerin başında yer aldı.9 Kur’an-ı Kerim’i de tefsir eden Hz. Aişe şiir, edebiyat ve tarih alanında da geniş bir bilgiye sahipti. O, ayrıca iyi bir konuşmacıydı. Hz. Aişe bildiklerini çevresindekilere öğretti. Bu nedenle Hz. Peygamberden (s.a.v.) sonra Hz. Aişe'nin evi bir okul gibi oldu. Pek çok öğrenci yetiştirdi. Müslümanların sorularına cevap verdi, sorunlarını çözmeye çalıştı. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) sünnetlerini açıklamakla kalmadı, doğru anlaşılması için gayret gösterdi.
Hazret-i Aişe'nin kendisine ait bir evi dahi Muâviye'ye satıp parasını muhtaçlara dağıttığı rivayet edilir.
Hazret-i Aîşe, yetim çocukları alır, terbiye eder, yetiştirir ve evlendirirdi. Bunu, kendisi için bir vazife ve borç bilirdi.
Hazret-i Aîşe, hayatın bütün zevkini Allah'a ibâdet ve tâatta, insanlara iyilik etmekte bulan, hayatını dinî hüküm ve esaslara göre ayarlayıp buna ömrünün sonuna kadar riâyet eden muttaki bir insandı.
Rasûl-i Ekrem'in sağlığında O'nun nafile oruç ve namazlarına seve seve iştirak ettiği gibi, irtihalinden sonra da, bunlara i'tinâ ile devamdan geri durmamıştır.
Hazret-i Aîşe, Rasûl-i Ekrem'le kıldığı teheccüd namazını da hiç bırakmamış, Rasûl-i Ekrem gibi, günlerinin çoğunu oruçlu geçirmiştir.
Hazret-i Aîşe, varlıkta da, darlıkta da, aynı şekilde yaşamış, kendisine teveccüh eden dünyayı dâima reddetmiş, ona, asla iltifat etmemiştir.
Hazret-i Aîşe, eline geçeni biriktirir, biriktirdiğini de, muhtaç ve yoksullara paylaştırırdı.
Kendisine Beytülmâl'dan verilen tahsisatı dahi yoksullara, fakirlere dağıtırdı. Hîşam b. Urve, Hz. Aîşe'nin 70 bin dirhemi birden tasadduk edip, kendisine bir şey bırakmadığını gördüğünü söyler.