Sözlükte “huy, tabiat, seciye, ahlak” gibi manalara gelen şemail kelimesi Resul-i Ekrem’in (s.a.v.) dış görünüşünü, özel hayatını ve ahlakını ifade eden bir terim olarak kullanılmıştır. Şemail-i şerif, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) risaleti ve mucizleri dışındaki özelliklerini ele alır. Hz. Peygamberin dış görünüşü, kıyafeti, yeme içmesi, konuşma şekli, ibadeti, ahlakı, geçim tarzı ve ölümü gibi konular şemaillerin ana konularını oluşturur. Şemail-i şerifle ilgili çalışmalar hilye denilen bir sanat dalını doğurmuştur. Hilye ve şemail türlerinin konuları ortaktır fakat şemail daha kapsamlı bir anlatıma sahiptir. Hilyeler Hz. Peygamber’in (s.a.v.) fiziki ve ruhi portresini ortaya koymayı amaçlarken şemailler onun yaşayış biçimini her yönüyle açıklar.
Allahu Teala, iman ve ibadet hususunda Peygamber Efendimizi (s.a.v.) övmüş ve tüm insanlara örnek olarak göstermiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber’e (s.a.v.) olan ilgi artmış, Peygamberimizin (s.a.v.) yaşam tarzı, fiziki ve ruhi özellikleri en ince ayrıntısına kadar kaydedilmiştir. Bu da şemail türünün ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sahabilerin Anlatımları Işığında Şemail-i Şerif
Allahu Teala’nın Peygamber’ini (s.a.v.) üstün niteliklerle anması ve onu örnek almayı tavsiye etmesi Resûlullah’ın (s.a.v.) vefatından sonra şemailine duyulan ilgiyi artırmış, birçok sahabi onu tasvir etmeye çalışmıştır. Bu tasvirlerden bazıları aşağıda verilmiştir.
Yüzü ayın on dördü gibi parlardı. Büyükçe başlı, saçları hafif dalgalıydı. Saçı bazen kulak memesini geçerdi. Ten rengi nurani beyaz, alnı açık, kaşları hilal gibi ince ve gürdü. Sakalı sık ve gür, yanakları düzdü. Ağzı geniş, ön dişlerinin arası seyrek ve pek hoştu. Boynu gümüş gibi berraktı. Bütün organları birbiriyle uyumlu idi. Hz. Peygamber irice yapılı ve heybetliydi. Uzuna yakın orta boyluydu. Göğsü ile karnı bir hizada olup ne zayıf ne de şişmandı. Bedeni nur gibiydi. (İbn-i Sa’d, et-Tabakât, C 1, s. 422-425; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, C 22, s. 155-159.)