Çünkü o merhamet peygamberidir. Ümmeti için çabalamış onlara Allah’ın rızasını nasıl kazanacaklarını anlatmaya çalışmıştır. O bütün insanlar için uyarıcıdır.
Hz. Peygamber İslam’a davet etmeden önce, gerek Arap Yarımadası gerekse diğer bölgeler, dini, ahlaki ve toplumsal açıdan bir çöküntü içindeydi. Allah inancı konusunda sapmalar meydana gelmişti. Toplumda insanlar, hürler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılmıştı. Adaletsizlik ve ahlaksızlık artmıştı. Can ve mal güvenliği kalmamıştı. Kimsesizler korunmuyordu. Şeref ve itibar sahiplerinin merhamet duyguları körelmişti. Yüce Allah, peygamber göndermekle mutsuz, huzursuz insanlara huzur ve mutluluk bahşetmiştir.
Bir ayet bu gerçeğe şöyle vurgu yapmaktadır: “… Biz, Rabb’inin bir rahmeti olarak peygamberler göndermekteyiz. O hakkıyla işitendir, bilendir.” Hz. Muhammed bir rahmet peygamberidir. Onun bu özelliği Enbiyâ suresinin 107. ayetinde şöyle ifade edilmiştir: “(Resulüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” Onun getirdiği mesaj, insanları içine düştükleri manevi sıkıntılardan kurtarmış ve geleceğe daha umutla bakmalarını sağlamıştır. Allah’a olan inançları sayesinde onların iç huzurları ve öz güvenleri artmıştır.