Kur’an-ı Kerim’de namazın kılınması, zekâtın verilmesi, gerekli şartları taşıyan Müslümanlara farz kılınmış olmasına rağmen namazın nasıl kılınacağı, zekâtın hangi mallardan ve ne oranda verileceği açıklanmamıştır. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallar genel hatlarıyla ve öz olarak belirtilmiş, bunların genişçe açıklaması ise Peygamberimize bırakılmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v), “İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar varya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.” ayetindeki “haksızlık (zulüm)” kelimesiyle neyin anlatıldığını şu şekilde açıklamıştır:
Ayetteki “haksızlık (zulüm)” kelimesinden kastedilen, insanın kendisine veya başkasına yaptığı haksızlık değildir. (Bundan maksat) şirktir. Siz, Lokman’ın oğluna söylediği, “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma. Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür…” sözünü işitmediniz mi?