Hz. Hamza (r.a.) hem güçlü ve hemde heybetli birisi olduğu için onun Müslüman olması İslam dünyasına büyük bir güç katmıştır. Hatta öyle bir güç katmıştır ki, müşrikler onu gördüklerinde susar tek kelime etmezdi.
Hz. Ömer (r.a.) aynı şekilde gücü, parası yerinde bir adamdı. Onun heybetli olması aynı Hz. Hamza gibi İslam dünyasına güç kattı.
Hazreti Hamza’nın Müslüman Oluşu
Hz. Hamza (r.a.), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcasıdır. Kureyş’in soylularından, pehlivan, bahâdır, gözüpek, Kureyş yiğitlerinden en şerefli ve îtibarlı olan, taşkınlığa ve haksızlığa şiddetle karşı koyan bir zat idi. Müslüman olması şöyle oldu:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Safâ tepesinde otururken; Ebû Cehil, yanında iki arkadaşıyla önünden geçtiği Kâinâtın Efendisi’ne, türlü hakâretlerle edepsizce sövdü.
Peygamber Efendimiz onlara hiçbir şey söylemeden kalkıp evine gitti.
Hâdiseye şâhit olan Abdullâh ibn-i Cüdâ’nın azadlı câriyesi, o sırada tepeden tırnağa silahlı, avdan dönmekte olan Hz. Hamza’ya, olup bitenleri anlattı. Hamza’nın âsâbı bozuldu. Bundan fevkalâde canı sıkıldı. Okunu yayını takınmış olarak Ka’be’ye gidip, Ebû Cehil’i buldu. “Benim kardeşimin oğluna küfreden, onun hatırını kıran sen misin?” diyerek, elindeki yayı Ebû Cehil’in kafasına şiddetle vurup kafasını yardı.
Hamza’nın büsbütün öfkelenip, Müslümanlığa can atmasından korktukları için, mukâbelede bulunmadılar. Daha sonra Hz. Hamza (r.a.), doğru yeğenine (Peygamberimize) gitti. Olanları anlattı. “Memnun ve müteselli ol.” dedi. Şu cevabı aldı: “Ben ancak, senin Müslüman olmanla memnun ve müteselli olurum.”
Allah rızâsından başka muradı olmayan, Resûller Resûlünün bu isteği üzerine; Hamza Müslüman oldu. Hz. Hamza’nın Müslüman olması, Peygamber Efendimiz’i pek sevindirdi.
Hazreti Ömer'in Müslüman Oluşu
Müslümanlar, Erkam’ın evinde toplanmışlardı. Peygamberimiz de orada idi. Ömer yolda Nuaym’a rastladı. Nuaym, “Nereye ya Ömer?” diye sordu. Ömer:
– Milleti birbirine düşüren Muhammed’in vücudunu ortadan kaldırmaya gidiyorum, cevabını verdi. Nuaym Ömer’e:
– Zor bir işe kalkıştın, deyince Ömer:
– Sen de mi Muhammed’den yana oluyorsun? diye çıkıştı. Nuaym:
– Ya Ömer, sen beni bırak, kendi ailene bak, Enişten Said ile kızkardeşin Fatma müslüman oldular, deyince Ömer:
– Önce onların işini bitireyim, diye yolunu değiştirip kızkardeşinin kapısını çaldı. O sırada kızkardeşi ile eniştesi, Peygamberimize yeni nazil olan “Tâ-Hâ” Sûresindeki ayetleri okuyorlardı. Ömer’in silahlı geldiğini görünce korkup Kur’an sayfalarını sakladılar.
Ömer içeri girince, ne okuduklarını sordu. Onlar da “Bir şey yok” dediler. Ömer’in öfkesi daha da arttı “Demek işittiklerim doğru imiş” diyerek eniştesini yakasından tutup yere çarptı ve döğmeye başladı. Kocasını kurtarmak isteyen kızkardeşi Fatma’nın yüzüne de bir tokat attı. Zavallı kadın ağzından burnundan kanlar akarak yere serildi. Fatma, imanının verdiği cesaretle Ömer’e şu sözleri söyledi:
– Allah’tan kork. Bir kadına yaptıklarına bak. Ben ve eşim müslüman olduk. Başımızı kessen bundan dönmeyiz.
Ömer:
– Okuduğunuz şeyi bana getirin, dedi. Kızkardeşi çıkarıp verdi. Ömer, dikkatle okumaya, okudukça kalbi yumuşamaya başladı. Kur’an-ı Kerim’in eşsiz ahengi, manasındaki yükseklik, okunuşundaki tatlılık ve güzellik Ömer’in kalbini fethetti. Artık Ömer’in kalbi İslâm’a açıktı. Hz. Peygamberin yanına gitti. Önünde diz çöktü ve Kelim-i şehadet getirerek müslüman oldu. Orada bulunanlar buna çok sevindiler. Hep birlikte Kelime-i şehadet getirdiler.
Ömer’in İslâm’a girmesiyle müslümanlık kuvvetlendi. Ömer:
– Yâranımız kaç kişidir? diye sordu.
– Seninle beraber kırk kişi, dediler.
Ömer’in isteği üzerine, önde Peygamberimiz olduğu halde müslümanların hepsi doğru Kâbe’ye gittiler. Orada toplu olarak ve açıkta namaz kıldılar. Öte yandan müşrikler, Peygamberi öldürmeye gönderdikleri Ömer’in müslüman olduğunu öğrenince şaşkına döndüler.
Peygamberimizi öldürmek için yola çıkan Ömer’in, merhametsiz ve taştan daha katı kalbini kızkardeşinin evinde okuduğu Kur’an ayetleri yumuşatmış, karanlık gönlünü nurla doldurmuş. Peygambere olan düşmanlık duygularını dostluğa çevirmiştir.