Hz. İsa (a.s) Dönemi: Hz. İsa’nın (a.s) doğumu her ne kadar günümüzde miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilse de onun MÖ 5 veya 4 yıllarında doğduğu söylenebilir. Hz. İsa’nın yaşadığı dönemde farklı Yahudilik anlayışlarının olduğu görülmektedir. Hz. İsa (a.s), söylemlerinden rahatsız olan Yahudi din adamlarının kışkırtması ve Romalı ların infaz etmesi sonucu çarmıh hadisesiyle karşı karşıya gelmiştir.
Hıristiyanlar dinlerinin kurucusu olarak Hz. İsa’ya (a.s) işaret etseler de burada referans aldıkları şahıs, tarihsel İsa’dan daha çok tanrısal İsa olarak adlandırılan tarih üstü ve mucizevi bir kimliğe sahip olan bir kişiliktir. Zira gerçek İsa, Hz. Musa (a.s) şeriatine sadık bir kişi olarak yaşamışken tanrısal kişiliğe sahip olduğu iddia edilen İnancın İsa’sı, Musa’nın şeriatini kaldıran bir kişiliğe ve tanrısal özelliğe büründürülmüştür.
Havariler Dönemi: Hz. İsa sonrası dönemde Hıristiyanlık en genel hatlarıyla ikiye ayrılmıştır. Bunlar, Yahudi-Hıristiyanlığı ve Gentile (Centile) Hıristiyanlığı (Yahudi olmayan/ Putperest kökenli Hıristiyanlar).
1) Yahudi-Hıristiyanlığı: Bazı hususlarda dönemindeki Yahudi liderlerle tartışmış olmasına rağmen Hz. İsa’nın Musa şeriatine sadık bir Yahudi gibi yaşaması sebebiyle Musa şeriatine uymayı öğütleyen ve İsa’nın beklenen Mesih olduğuna inanan akıma Yahudi-Hıristiyanlığı denir.
2) Gentile-Hıristiyanlığı: Kurtuluş için Musa şeriatine uymanın şart olmadığını, sadece İsa’nın insanlığın günahları için kurban olduğuna iman etmenin yeterli olduğunu kabul eden akıma Gentile Hıristiyanlığı denir. Bu akımın başını, Tarsuslu Pavlus çekmektedir. O, domuz eti yememe, sünnet olma, Cumartesi yasağını (Şabat) ihlal etmeme gibi hususların kurtuluş için yegâne şart olmadığını söylemiştir. Hz. İsa (a.s) hayatında hiçbir zaman domuz eti yememişken, sünnet olmayı öğretirken, Şabat kurallarına riayet ederken; Pavlus’un başını çektiği Gentile Hıristiyanlığı bu hususların hiçbirini uygulamamıştır. Günümüzdeki tüm Hıristiyan mezheplerinin Gentile Hıristiyanlığının devamı olduğu, Yahudi-Hıristiyanlığı gibi akımların ise tarih içinde yok oldukları göz önüne alınırsa Hz. İsa’dan günümüze kadarki değişim gözler önüne serilmiş olur.