Çünkü yazmış olduğu yapıtta; batıl inançlar, büyülü şifa yöntemleri reddederek bir bilim dalı olan tıbbın temel ilkeleri öğretilmesini savunmuştur.
Hipokrat (MÖ 460-337) da bu uygarlığın sınırları içinde doğdu. Hipokrat, hastalıkların doğaüstü güçlerin kötülüklerinden değil fiziki nedenlerden kaynaklandığını ileri sürerek tıp tarihinde yeni bir dönemin kapısını açması.
Hipokrat, İstanköy Adası'nda kurduğu tıp okulunda öğrencilerine hasta başında klinik dersler vererek muayene, belirtileri gözleme ve tanı koyma yöntemlerini geliştirmesi.
Onun öğrencileri hekimlik mesleğine adım atarken bütün hastalara yardım edeceklerine, kimseye öldürücü ilaç vermeyeceklerine ve hastaların sırlarını saklayacaklarına dair yemin ettiler.
Bu yüzden Hipokrat bilimsel tıbbın kurucusu olarak kabul edildi.