Neye Travma denir ?
Psikolojik travmanın özü, acı ve yaralanma tehdidi yasayan kişinin çevresi ve bedeni üzerindeki hakimiyetini kaybetmesi sırasında hissettiği çaresizliktir. Travma, ruhen üstesinden gelinmesi zor ve tam bir çaresizliğe yol açacak kadar ağır yasam deneyimleridir. Travmalar, kişideki yaşantılamanın sürekliliğini ani ve belirgin olarak bozmaktadır. Travma anında zihnin bir bölümü kontrol ve hakimiyet duygusunu sürdürürken, olay atlatıldıktan sonra, başka zihinsel süreçler olmadık zamanlarda kontrolün kaybını kişiye yeniden yaşatabilmektedirler .
Leoner Terr "ruhsal travma"nın ani, beklenmedik bir zamanda, karsı konulmaz şiddetli duygusal saldırı veya dışarıdan bir kişiden bir dizi saldırı sonucu meydana geldiğini söyler.
Mental ve ruhsal bozuklukların tanı ölçütlerinin yer aldığı DSM-IV’de “Akut Stres Bozukluğu” ve “Posttravmatik Stres Bozukluğu” tanı ölçütleri belirlenirken, “travmatik olay” ı açıklamak için, “kişinin, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yararlanma ya da kendisinin ya da başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya olmak” ifadesi kullanılmaktadır.
Travma neye yol açar ?
Tecavüz, doğal afet ya da savaş sonrası oluşan travmalar bireyin yaşantısında ani ve aşırı bir aksama olarak karsımıza çıkmaktadır. Fiziksel tehdit ve yaralanma, insanların sahip olduğu fiziksel çevre ve bedenleri üzerindeki hakimiyetleri ve zarar görmeme gibi birçok temel varsayımları sarsar ve yıkar. Kısacası, travma karşısında mağdur, şiddet ve güç baskısı altında tek basına ve yardımsız kalmıştır. Sonuç olarak, bireyin yasadığı travmatik olaylar; onun kontrol, bağlantı ve anlam duygusunu sağlayan normaldeki bakım ve güvenlik sistemini altüst etmiştir .
Bir olaya travma demek için olayın kendi karakteristikleri yeterli değildir. Olayın beklenmeyen bir olay olması, aniden ortaya çıkması, aşırı korku, dehşet, kaçınma ve kontrol yetersizliği, travmaya verilen tepkide ve travmayı algılayışta etkili olur.
Travmanın yoğunluğu, kişinin yaşadığı sosyal grubun travmatik tecrübeye verdiği tepki ile de alakalıdır. Ailesi, eşi, erkek arkadaşı ve arkadaşlarından alacağı destek mağdurun durum ile başa çıkmasında çok önemli bir rol oynar, saldırıyı algılamasında farklılık yaratır. Bazen evlilik içerisinde olan ilişki travmaları içinde aynısı geçerlidir. Örneğin evlilik içerisine bir üçüncü kişinin varlığı ile oluşan aldatma da, partnerin bu süreçteki travmayı onarma çabaları, travmayı atlatma da vazgeçilmezdir. Evlilik terapisti İstanbul'da, ilişki travması için aldatma terapisi almak isteyen danışanlarla eşlerin ilk önce bu travma anından neler yaşadıkları üzerinde duruyor ve tarafların birbirlerinin duygularını görmelerini sağlıyoruz.
Psikolojik Travma Sonrası Oluşan Sorunlar
Travma sonrası ortaya çıkan tepkiler tek tip değildir yani travmatik deneyimlerin ardından farklı ruhsal sorunlar gelişebilir. Bu sorunlar; klinik olarak
- Akut Stres Bozuklukları,
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu ,
- Depresyon,
- Dissosiyatif bozukluklar (dissosiyatif amnezi, dissosiyatif füg, dissosiyatif kimlik bozuklukları, depersonalizasyon bozukluğu),
- Uyum bozuklukları,
- Alkol ve madde kullanımında artış,
- Kısa psikotik tepkiler,
- Psikofizyolojik tıbbi hastalıklar gibi farklı belirtiler ve bozukluklar seklinde görülebilir.
Kendine zarar verme davranışı ve cinsel istismar olgularının ilişkili olduğu ve buna dayanarak kendine zarar verme davranışının cinsel istismarın varlığı için bir sinyal işlevi gördüğü söylenebilir. Özellikle yeme bozuklukları ve intihar girişimleri ile birlikte görülen kendine zarar verme davranışları saptandığında, istismar olgusu mutlaka araştırılmalıdır. Kendini yaralama, zarar verme ve yeniden mağduriyet sıklıkla kronik çocuk istismarı mağdurlarında görülmektedir.
Yapılan araştırmalar da çocukluk çağında cinsel istismara uğrayan kadınların, cinsel istismara uğramayan kadınlara göre iki kat daha fazla tecavüz kurbanı oldukları ortaya çıkmıştır. Duygusal istismar da yetişkinlik döneminde maruz kalınan tecavüzü anlamlı düzeyde açıklayabilmektedir. Kısacası, çocukluk çağlarında birden çok alanda istismar edilmek yetişkinlikteki cinsel taciz ve tecavüz riskini arttırmaktadır. Çocukluk çağında maruz kalınan negatif psikolojik etkilerin hayatın geri kalan döneminde yeniden mağduriyete sebep olduğu kuvvetle vurgulanmaktadır.
Travma sonrasında çeşitli işlevsel alanlarda bozulmalar da ortaya çıkar. Tecavüz mağdurlarında, yeme bozuklukları, uyku problemleri, gastrointestinal fonksiyon bozuklukları gibi fizyolojik sorunların yanı sıra cinsel işlev bozuklukları da sıklıkla görülmektedir. Tecavüz kurbanlarının yarısından fazlası tecavüzden 2 yıl sonra cinsel fonksiyon bozuklukları bildirmişlerdir. Her travma kişinin atlatamadığı bir geçmiş olarak kalmamakta fakat özellikle vajinismus üzerine çalıştığım danışanlarımda gördüğüm atlatamadıkları bir travmaları olduğu yönündeydi. Cinsel sorunlar bir kader değildir ve çözümü vardır. Özellikle bu alanda çalışan cinsel terapist İstanbul ilinde çoktur, dikkat etmeniz gereken uzmanın eğitim geçmişidir. Eğer cinsel sorununuza bir travmanızın etki ettiğini düşünüyorsanız, EMDR ve cinsel terapi eğitimi bulunan bir terapisti tercih etmelisiniz.
Sevgiyle kalın.
Uzm.Psk.Dan.Eyüp SARI
Çift ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist