Allah Resûlü’nün dünyayı şereflendirdiği miladî aya denk gelen nisan ayının içinde “Kutlu Doğum Haftası” yurdumuzda devlet erkanının da katılımıyla pek çok yerde kutlandı. Bu kutlamalar sebebi ile televizyonda ilahiyatçılar çokça boy gösterdi. Kimi ilmini kimi de zehrini saçtı.
Zehrini saçanlardan biri de devletin televizyonu TRT’de çıkan bir ilahiyatçıydı. Konuşmanın başı iyiydi. İlahiyatçı önce peygamberlik kurumunun önemini anlattı. Peygamberin bir postacı olmadığını hayatının ve sözlerinin mü’minler için örnek olduğunu ve hadisler olmadan Kur’an-ı Kerim’in tam anlaşılamayacağını söyledi. “Kur’an-ı Kerim, namaz kılın, der; fakat namazın nasıl kılınacağını anlatmaz, bunu peygamberden öğreniniz.” dedi. Güzel.
İlahiyatçıyı tanımıyorum, ilk defa dinliyorum. “Çok şükür, hadislerin kıymetini bilen bir ilahiyatçıymış.” diye düşünürken ilahiyatçı, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki hadisler de dahil güvenilir hadis bulmanın ne kadar zor olduğunu anlatmaya başladı. Alimlerin ortaklaşa güvenilir bulduğu bu kitaplardaki hadislerin yüzde altmış güvenilir olma ihtimali olduğunu söyledi.
“Hadislerin güvenilir olması için dört kriter olması lazım.” dedi. “Kur’an-ı Kerîm’e uygun olacak, akla uygun olacak, bilime uygun olacak, fıtrata uygun olacak.” Bu da doğru. Sonra da bu güvenilir kaynaklarda akla uygun olmayan (kendi aklına uygun bulmadığı) hadislerden misaller vermeye başladı.
Seçtiği hadisler de “Kadının kocasını razı etmesi” üzerine olan hadislerdi. Fakat orada bir çarpıtma yaptı.”Kocasını razı etmeyen kadın cennete giremez, diye yüzlerce hadis var.” dedi. “Yani kadın ne yaparsa yapsın, ne kadar ibadet ederse etsin kocası razı değilse cennete giremez; bütün yaptıkları boş, olur mu böyle şey?” dedi.
Benim bildiğim “Kocasını razı etmeyen kadın cennete giremez” diye bir hadis yok. Fakat “Kocasının rızasını kazanan mümine kadının cennete gireceğini” müjdeleyen hadis-i şerîfler var. Bu iki söz arasında önemli bir fark var. Koca rızasını almak, kadının cennete girmesine sebeptir, cennet yolunu kolaylaştırır. Fakat alamayan için niçin alamadığı önemlidir. Kadın dinimizin emrettiği gibi gerçekten üzerine düşeni yapmıştır da adam kıymet bilmemiştir, kendi çok problemlidir gibi sebeplerle koca “razı değilim” derse bu kadın cennete girmeyecek mi? Adam bir kere hadisleri tersinden söyledi.
Sonra Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’den “Kocaya itaat” ile ilgili hadislerden misaller vermeye başladı. Ve hadis diye güvenilir kaynaklarda geçen bu sözlerin “erkek egemen toplum anlayışının peygambere dayatması” olduğunu söyledi.
Burada ne demek istediğini tam anlayamadım. Dayandırmasıdır dese “Erkek egemen anlayışa sahip olan sahabe-i kiramın bu hadisleri Allah Resul’ü söyledi deyip uydurmalarıdır.” (haşa ben demiyorum) demek istiyor.
“Dayatmasıdır” dedi, yani erkek egemen kültüre sahip sahabeler peygamber efendimize dayatarak bunları söyletmişler gibi bir anlama geliyor.
Fakat sözlerinin devamında “Bu hadislerinin fıtrata, akla, psikolojiye ve peygamber hissiyatına uygun olmadığını, tüm insanlığa gönderilen son peygamberin bunları söylemesinin mümkün olmadığını, erkek egemen toplum yapısından kaynaklandığını” söyleyince ne demek istediği ortaya çıktı.
“Erkek egemen toplum yapısına sahip olan Allah Resûlü’nün dostları, arkadaşları, Sahabe-i Kiram bu sözleri kendileri uydurmuşlar.” demek istiyor yani bu anlama geliyor sözleri. Aman Allahım! Ne büyük bir iftira. Nasıl hesabını verecek bu adam acaba. Fakat maalesef ki bu hocalardan bir tane değil. Son dönemlerde hadis düşmanı çok ilahiyatçı ve hoca sıfatlı insanlar türedi. “Vahiy bize yeter, hadisler güvenilir değil.” diyen. Peşlerine düşen söylediği doğruların içinden yanlışları ayıramayan çok da insan var. Fitne çıkarmak isteyenler on doğru sözün içinden bir tane kafa karıştıracak yanlış söz söylerlermiş ki ne oldukları ortaya çıkmasın diye. Allah bunların şerrinden müminleri korusun.
Bir kere ilahiyatçı hocanın akla ve fıtrata uygun bulmadığı ve hadis olarak görmediği sözler sahih kaynaklarda yer aldığı için hadistir ve akla ve fıtrata gayet uygundur. Akla uygun bulmaması onun aklının henüz hadisleri anlayacak seviyeye gelmemesindendir, fıtrata uygun bulmaması ise fıtratla ilgili cehaletindendir.
İlahiyatçı hoca hadislerin ne kadar güvenilmez olduğunu daha iyi anlatmak için bir de hamamlarla ilgili hadislerden misal verdi. Mekke ve Medine’de hiç hamam olmadığını, hatta sadece bir kaç kuyu olduğu için içecek su sıkıntısı çekildiğini, dolayısıyla Peygamberimizin hayatında hamam görmesinin mümkün olmadığını bu yüzden “hamama gitmeyi tavsiye etmeyen” sözlerinin olamayacağını söyledi.
Yani Allah’ın Resûlü görmediği bir şeyi bilemezmiş. Bu nasıl bir söz ve inanç anlayamadım. Peygamberi kendi gibi sıradan biri zannediyor olmalı. TRT böyle birini niye ekrana çıkarmış diye şaşarken öğrendim ki bu adam bir dini kanalda çok izlenen bir programa sık sık konuk oluyormuş. Fazla televizyon izleme fırsatım olmadığı için bana ilk defa denk gelmiş.
Velhasıl hadis düşmanlarının ana dayanağı kadın ve itaat ile ilgili olan hadisler. Bakıyorum ilahiyatçı erkek hocalar, kadınlardan daha feminist olmuşlar. Onlar böyle olup televizyonlarda boy gösterdikçe pek çok cahil de hadis reddetmeye yüz buluyor.
Mesela geçen haftalarda TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu, kadına şiddetin önlenmesi ile ilgili bir taslak rapor hazırlamış. Taslak raporda şöyle bir madde var:
“Kadına yönelik her türlü ayrımcılıkla dinin ilişkilendirilmesini önlemek üzere; ilmihal, meal ve tefsirlerdeki ayrımcılık ve şiddeti meşrulaştıran ifadeler ve dine atfedilen sahih olmayan hadislerle mücadele etmeye yönelik kampanyaların ve farkındalık çalışmalarını Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülmesine devam edilmesi.”
Demek ki Diyanet İşleri Başkanlığı feministlerin beğenmediği hadisleri kitaplardan çıkarmaya başlamışlar ki feministler bunun devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. Ya da bu komisyonun Diyanet İşleri Başkanlığı’na iftirası. Bilmiyorum.
Kutlu Doğum Haftası, böyle kişiler tarafından insanların zihnine Allah Resûlü’nün sözleri ile ilgili fitne tohumları atmaya sebep olacaksa hiç kutlanmasın daha iyi.
http://www.gazetevahdet.com/hadis-reddetme-furyasi-1987yy.htm