güzergah: Yol üstü uğranılacak, geçilecek yer
emektar: Çok kullanılmış, eski
haşhaş: Gelincikgillerden, kapsüllerinden afyon elde edilen, tohumlarından yağ çıkarılan bir yıllık ve otsu bir kültür bitkisi
kaplıca: Sıcak su çıkan yer, suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam
rota: Bir gemi veya uçağın gidiş yönü, izleyeceği yol
ipin ucunu kaçırmak: Yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek
bükme: Afyon yöresine ait mercimekli bir börek türü
caba: Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey, bedava
Örnek cümleler,
- Doktor sırt ağrıları için kaplıcaya gitmesini tavsiye etmiş.
- Annemiz ziyaret için memlekete gittim, eski öğretmenimi de görmek cabası oldu.
- Antalya’ya giderken güzergahımızın üzerinde nefis kuru fasulye yapan bir lokantaya da uğradık.