Son yasa gereği binaların dış cephesini kaplayarak ısı yalıtımı ile daha iyi ısınmak ve ekonomik kazanç sağlamak mümkün. Ama anı şeyi ilişkiler için denediğinizde, dışarıya karşı güvenli olduğu fakat içeride her şeyin çürüdüğü gerçeğiyle karşılaşabilirsiniz. Aynen binanın dışını köpükle kaplayıp ortamla olan teması kestiğinizde, pencereleri kapatıp dışarıdaki havanın girmesini engellediğinizde, sıcak içeride kalır ama bir süre sonra eşyalarınız hava almadığı için çürümeye başlar.
İki kişinin birbirlerine yeteceklerine dair duydukları sonsuz inançla beraber dışarıyla, akrabalarla, arkadaşlarla ve hayatla bağlantılarını kestiklerinde, zorunlu haller dışında güvenlik gerekçesiyle veya rahata alıştıklarından hiç kimseyle ilişki kuramadıklarında çürümenin başlayacağı gibi.
Sevginin getirdiği kıskanma duygusu, sınırlarını aşıp sağlıksız bir kıskançlığa ve tarafların birbirlerine yaptırımlarına dönüştüğünde, sürekli evde olmak, her şeyden ve herkesten uzaklaşmak bireyi ve ilişkiyi bozar. Bugün kadınlarda görülen depresif duygulanımın altında çoğu kere evden dışarıya hiç çıkmamak geliyor. Evlerimiz güzel ve konforlu olsa da dışarıyla bağlantıları kesilen insan, bir süre sonra evdeki güzellikleri de algılayamaz hale gelir. Sadece eşi ve varsa çocuklarıyla ilişki kurmaya alışmış bir kadın gittikçe yalnızlaşacaktır. Kendi içinde yaşamaya başlayacak ve bir süre sonra da öz güven duygusu zedelenecektir.
Dışarısı tehlikelidir fakat baş edilemeyecek kadar tehlikeli değildir. İlişkilerde yalanlar, yapmacıklıklar olabilir ama tüm insanlar ve ilişkiler böyle değildir. İnsanlara güvenilemez, ama hepsine mi?
“İnsanlarla tanışırsan beklentileri olur ve karşılayamazsan hayal kırıklığına uğratırsın, karşılamaya çalışırsan yorulursun” diye düşünmek ve tüm dünyayı savaş alanı gibi, tüm insanları da tehlikeli varlıklar olarak görerek geri çekilmek insana zarar verir. Cepheyi daralta daralta en içteki dünyaya kadar gerilemek, kendi içinde kaybolmak, küçük şeyleri olduğundan fazla büyütmeye neden olur, bireyleri ve ilişkileri bozar.
Siz izin vermezseniz dışarıdan ve dışarıdaki insandan zarar gelmez. Fakat soğuğun gelmesinin engellenmesi gibi, sıcağın ve ışığın gelmesi de engellenmiş olur. İnsan insanla üzülür ama insanın derdini de yine insan hafifletir.
İnsanlardan zararın gelmesini engellerken ve kaçınırken, gelecek olan faydanın gelmesi de engellendiği için zarar daha büyük olur.
Hem izolasyon yaptırmak hem de çürümemek, ilişkiler konusunda ince sürüş tekniklerini öğrenmekten geçiyor. Bu bence en başta insanlara karşı suizan etmekten vazgeçmeyle başlar. Zarar gelme ihtimaline verilen paydan daha fazlasını, “faydalı olacak” diye düşünmeye ayırmalı insan.
Hüsnü zan mümkün olduğu sürece, suizandan kaçınarak yaşamalı. Her insanın, her arkadaşın, her akrabanın kusurlarını bilerek ilişki kurmalı. Örterek hataları ve kusurları iyileştirmeli. Örtmek, örtünün altındakini bazen iyileştirdiği gibi, hataların örtülmesi de bazı durumlarda ilişkileri iyileştirebilir.
Samimi olmak, samimiyetle konuşmak, konuştuklarımızda art niyet taşımadan söz söylemek, hata yaptığımızda özür dileyebilmek, hata yapıldığında affedebilmek bizi de ilişkilerimizi de daha sağlıklı yapacaktır.
İzole olmak hele de dışarıya, cemaat halinde olmaya kapanarak bazen tek kişilik güvenli(!) yalnızlıklarımızda, bazen de eşler olarak iki kişilik izole hayatlarımızda güvenli ama sağlıksız olmayı tercih etmemeliyiz diye düşünüyorum.