Fıkıh: İslam’ın kişisel ve sosyal hayata dair ameli hükümlerini bilmeyi ve bu konuyu inceleyen ilim dalıdır. Fıkıh hem bir davranış biçimini hem de dinin hukuk kurallarını temsil etmek için kullanılabilmektedir. Çoğunlukla bir ilim olarak kabul edilmektedir ve fıkıh ile uğraşan kişilere de fakih adı verilmektedir.
Fıkh sözlükte “bilmek, bir şeyi iyi anlamak, bir konuda derin bilgi sahibi olmak” anlamında olup bu kökten türeyen fakīh de “bir şeyi iyi bilen, iyi anlayan kimse” demektir. Fakihin İslâm ilimlerinde bir terim olarak anlamı ise tarih içinde fıkıh kelimesinin mânası ile paralel değişiklikler geçirerek oluşmuştur.
Fakih kelimesi günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimelerden bir tanesidir. Fakih kelimesi Arapça kökenlidir. Fakih kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir: Fıkıh bilgini
Adâlet, "davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak (Allah hakkında kullanıldığında 'şirk koşmak')" gibi mânalara gelen bir masdar-isimdir. Yine aynı kökten bir masdar-isim olan ve "orta yol, istikamet, eş, benzer, misil, bir şeyin karşılığı" gibi mânalara gelen adl kelimesi, sıfat olarak kullanıldığında âdil ile eş anlamlı olup aynı zamanda Allah'ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ*) biridir.
Mekâsidu’ş-şeria, sözlükte “bir şeyi hedeflemek, ona yönelmek” anlamındaki kasd kökünden türeyen ve “niyet, amaç” gibi mânalarda kullanılan maksıd kelimesinin çoğulu olan makāsıd İslâmî literatürde geniş anlamıyla “din”, daha dar anlamıyla “dinî bildirime dayalı amelî hükümler” mânasındaki şerîat kelimesiyle birlikte kullanıldığında “dinin gayeleri” ya da “naslarda yer alan amelî hükümlerin gayeleri” anlamına gelmektedir.
Mükellef kelimesi günlük hayatta sıklıkla kullanılan kelimelerden bir tanesidir.
Mükellef kelimesi Arapça kökenlidir. Mükellef kelimesinin TDK sözlüğündeki anlamı şu şekildedir: Yükümlü, eksiksiz, özenli bir biçimde yapılmış, vergi vermekle yükümlü olan kimse veya kuruluş.