Fabl ya da öykünce sonunda ders verme amacı güden, güldüren, düşündüren ve genellikle manzum öykülerdir. İnsana ait bir özelliğin insan dışında bir varlığa verilmesidir. Fablların kahramanları genellikle hayvanlardır. Ama bu hayvanlar insanlar gibi düşünür, konuşur ve insanlar gibi davranır.
Deve ile Fare
Ufacık bir fare, kocaman sahipsiz bir devenin yularını eline almış; kurumla yürümeye başlamış.
Fare, yoldan geçenlere,
-Yahu ben ne yiğit bir fareymişim. Koca bir deveyi kontrol ediyorum, diye aklı sıra hava atıyormuş.
Aslında deve, sadece yumuşak huyluluğundan fareyle beraber yürüyormuş. Fakat farenin böbürlenmesini fark edince ona bir ders vermeye karar vermeye karar vermiş. Gide gide bir ırmağın kıyısına varmışlar. Karşıya geçmeleri gerekiyormuş. Fakat bizim fare ırmağın kıyısında donup kalmış. İleri gidemiyor geri dönmeyi de gururuna yediremiyormuş.
Deve, farenin durumuna kıs kıs gülmüş ve demiş ki:
– Neden durdun? Niçin böyle şaşıp kaldın? Irmağa gir de yola devam etmiş.
Fare mırın kırın etmiş;
– Bu ırmak çok geniş ve anlaşılan çok da derin… Ben boğulmaktan korkuyorum, diye cevap vermiş.
Deve,
– Hele bir ölçeyim, ne kadar derinmiş bakalım, diyerek suya bacağını sokmuş. Bakmış ki suyun derinliği ancak dizine kadar geliyor; hemen fareye dönüp
– A kör fare, su dize kadarmış. Neden şaşırıp bocaladın, diye sormuş.
Fare,
– Sana karınca gibi görünen, bana dev gibi gelir. Senin dizine kadar ama benim boyumu aşar, cevabını vermiş. Deve farenin iyi bir ders alması için şunları söylemiş:
– Öyleyse bir daha küstahlık edip de olmadığın gibi görünmeye çalışma. Sen git de kendin gibi farelerle boy ölçüş.
Fare,
– Haklısın, yaptığım hatanın farkına vardım. Özür dilerim. Şimdi lütfen beni bu ırmaktan geçirir misin, demiş.
Deve, fareye acımış:
– Haydi bakalım, sıçra da hörgücüme otur. Bunlardan geçmek benim işimdir. Seni de senin gibi yüzlercesini de geçiririm.