Ezan duası, ezan bittikten sonra okunmaktadır ve aynı zamanda sünnettir. Ezan okunurken yapılan duaların hepsi faziletli kabul edilmektedir. Çünkü, ezan okunurken edilen dualar reddedilmediği belirtilmiştir. Peki, ezan okunurken ya da ezan okunduktan sonra sünnet sayılan ezan duası nasıl okunmalıdır?
Ezan duası Arapça yazılışı
Ezan duası Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnetidir.
Ezan duasının Arapça yazılışı ise aşağıdaki gibidir;
اللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلَاةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمَّداً الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَالدَّرَجَةَ الرَّافِعَةَ وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ إَنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ
Ezan Duasının Arapça Okunuşu
Ezan duası hakkında en çok merak edilen konu Arapça okunuşudur. Ezan duası’nın Arapça okunuşu ise aşağıdaki gibidir;
Allahumme Rebbe hazihi'd-da'veti't-tamme. Vesselatil kâimeti ati Muhammedenil vesilete vel fazilete ved-dereceter-refîate. vebashu makamen Mahmudenillezi veadteh. İnneke lâ tuhlifu'l-mîâd.
Ezan Duası ve Anlamı (Türkçe Anlamı)
Birçok duada olduğu gibi Ezan duasında da Türkçe anlamı ne ifade ettiği merak edilmektedir. Bizler de içeriğimizin bu bölümünde Ezan duasının Türkçe anlamını sizler için ekledik… İşte, ezan duası Türkçe anlamı;
“Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın rabbi Allahım! Muhammed'e vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makâm-ı mahmûda ulaştır, Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin”
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan Peygamber Efendimiz S.AV’in ezan duası hakkında şu sözlerini buyurdu;
“Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediklerinin aynısını siz de söyleyin. Sonra bana salâvat getirin. Çünkü bir kimse bana bir defa salâvat getirirse, Allah buna karşılık ona on defa salât eder. Daha sonra benim için Allah’tan vesîleyi isteyin. Çünkü vesîle, cennette Allah’ın kullarından bir tek kuluna lâyık olan bir makamdır. O kulun ben olacağımı umuyorum. Benim için vesîleyi isteyen kimseye şefatim vâcip olur.”[ Müslim, Salât 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 36; Tirmizî, Menâkıb 1; Nesâî, Ezân 37.]