Sizlerin ve bizlerin evimizde görünmeyen bir çocuk var. Evliliğimizi ve diğer çocuklarımızın ruh sağlığı buna bağlı. İşte bu çocuğu kamuoyuna ilan ediyorum..
Evli olan her çiftin evinde mutlaka ama mutlaka bir çocuk vardır. Hatta bu çocuk iki kişi evlenmeye niyetlendiğinde, ya da sözlendiğinde dünyaya gelir.
Evliliğin kaderini, mutluluğunu bu çocuk belirler. Velakin bu çocuk görünmediği için genelde fark edilmez ve maalesef ihmal edilir. İhmal edilen bu çocuk, anne-babasından intikamını onların mutluluğunu bozarak, keyfini kaçırarak alır. Sonunda bu evliliği boşanmaya kadar bile sürükleyebilir. Eğer, görünmeyen bu çocuğa iyi bakılmazsa evdeki diğer çocuklarında sağlıklı bir şekilde büyümesi pek de kolay değildir. Kısacası bu çocuk görünmez ama hayli de öneme sahiptir.
Evlilikteki bu ilk çocuğun adı “ilişki ya da iletişim”’dir. İki insan bir araya geldiğinde ve birliktelik kurmaya planladığında hemen o dakikada doğar bu çocuk. Tabi her çocuk gibi ilgi bekler, özen ister, şımartılmak ve bolca öpülmek ister.
Genelde anne-babalar bu çocuğu ihmal ederler. Evliliğin ilk yıllarında özen gösterilen “ilişki” ye sonraki yıllarda pek özen gösterilmez. “İlişki” kendi haline bırakılır. Kendi haline bırakıldıkça, kirlenir, yıpranır “ilişki”. “İlişki” adındaki bu çocuk sevgi ile beslenmediğinde aç kalır. Harap ve bitap düşer. Kendisi evin direği hükmünde olduğundan, onun bu harap hali tüm evliliğe ve aileye yansır. Evde bir huzursuzluk dolaşmaya başlar. Evin diğer görünen çocukları, bu çocuğu görmese de evde bir şeylerin ters gittiğini anne ve babanın davranışlarından anlarlar. “İlişki ve iletişim” in zayıf olduğu, güçsüz olduğu bir ailede diğer çocukların güçlü olması zordur açıkçası.
Bizler güzle temennilerle evleniyoruz. Mutluluk hayalleri kuruyoruz. Her evlilik “Sonsuza kadar birlikte kalacağız, birbirimizi deli gibi seveceğiz.” duyguları ile başlıyor. Ancak zamanla biz eşimizle aramızdaki “ilişki”yi ihmal ediyoruz. Bu ilişkiyi ve iletişimi beslemek adına pek bir şey yapmıyoruz. İlişkimizi düzenlemek adına çaba göstermiyoruz. Zamanla eskiyen ve pörsüyen ilişkimiz evliliği çekilmez hale getiriyor. Sonu boşanmalara kadar varabiliyor. Halbuki “ilişki” de her çocuk gibi günlük gıda ister. Bu gıda sevgi ve aşktır. Haftada en az iki defa banyo ister, bu da “affetmek ve özür dilemektir”. “İlişki” diğer çocuklar gibi ilgi ve oyun ister. Bu eşimizle keyifle geçireceğimiz vakitlerdir. Her çocuk gibi “ilişki” bol dokunma ve öpücük bekler. Bu eşimizle ilk günler ki gibi el ele
tutuşup gezmek, bir diğerinin sinesinde huzurla uyumaktır. İlişki iyi olduğunda evlilikte iyi olacak, diğer çocuklarda sağlıklı olacaktır.
Bizim hatamız, dizilere ayırdığımız vakti bu görünmeyen bu çocuğa ayırmamakta. Evdeki diğer çocuklarımızın elinden tutup dışarı çıktığımızda, ilişki bir köşede mahzun gözlerle bize bakıyor. Anneler görünen çocuklarını yıkadığında, ilişki hemen yanı başında duruyor ve yalvaran gözlerle “Beni de yıkayın!” diye bakıyor. Babalar habere vakit ayırdığında bu çocuk babanın tam da gözlerinin içine bakarak, orada olduğunu göstermeye çalışıyor. Siz sofrada yemek yediğinizde, o hemen yanıbaşınızda ve ayakta karnını tutarak kıvranıyor. Diğer çocuklarımız hastalandığında ve onlar için izin aldığınızda “ilişki” ağlayarak yanınızdan uzaklaşıyor. İçerde yere uzanıp “Keşke bunca yıldır bir kere de benim için izin alsaydınız” diye hıçkırıklarla ağlıyor.
Bana sürekli soruyorlar “Hocam çocuklarımızı nasıl doğru eğitiriz” diye. Diyorum ki, “Aman ilk çocuğa dikkat edin, o sağlıklı olduktan sonra gerisi gelir.” En büyük kardeşi kastettiğimi sanıyorlar. Diyorum “Yok, bu çocuk görünmez. Görünmez ama o mutlu olmadıktan sonra özel okullar, dersler, pedagoglar ve psikologlar pek de fayda vermez.” Sonrasında yukarıda sizlere yaptığım açıklamayı onlara da yapıyorum. Kısacası diyorum “Sağlıklı ve başarılı çocuk yetiştirmenin sırrı, ilk ve görünmeyen bu çocuğa bağlı”.
“İlişki”niz mutlu, “iletişim” iniz sağlıklı olsun…