İspanya'nın Endülüs bölgesindeki Granada şehrinde kurulu El Hamra Sarayı, İslam mimarisinin günümüze kadar ulaşan en önemli şaheserlerinden birisi olarak kabul ediliyor.
Taş ve tahta işleme, mozaik ve çini başta olmak üzere çok sayıda el sanatı dalından örnekler sunan El Hamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Endülüs Emevileri'nin devamı olan Beni Ahmer devletini kuran I. Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılan saray, ilerleyen dönemlerde inşa edilen eklentilerle genişletilmiş.
Arapça "kırmızı-kızıl” anlamına gelen El Hamra sıfatıyla tanımlanan sarayın, inşaatında kullanılan kil harcının kızıla çalan renginden ve güneşin batışı esnasında kızıl ışınların saray duvarlarına yansımasından dolayı bu ismi aldığı belirtiliyor.
Dünyanın yedi harikasından birisi olarak nitelenen El Hamra, Binbir Gece Masalları'nda betimlenen gerçeküstü saraylara da benzetiliyor.
Ayrıca, “La Galibe İllallah” / “Allah'tan başka galib yoktur” sözü El Hamra Sarayı'nın taş duvarlarında defalarca oyularak yazılmış.
El Hamra Sarayı'nın taş duvarlarında “La Galibe İllallah” / “Allah'tan başka galib yoktur” yazısını sıkça görmek mümkün.
Son asırda ve bugün İspanya’da veya İber Yarımadası’nda, İslâmî mirastan sadece birkaç mimarî eserden başka görünürde hemen hiçbir şey kalmamıştır dense yanlış olmaz. Mimarî eserler de hemen sadece ülkenin güney eyaleti olan Andalucia’daki Cordoba, Granada ve Sevilla gibi birkaç şehirde bulunmakta ve bunlar turistik mekân olarak kullanılmaktadır. Kurtuba Ulucamii, Elhamra Sarayı, el-Melviye (La Giralda), Caferiye Sarayı, Altın Kule, çeşitli şehirlerde bulunan‚ Alkazar‛ türü yapılar, üçbeş şehir, hamam ve kale kalıntısı. İşte, ülkenin İslâmî geçmişini günümüze taşıyan görünürdeki eserler bunlardan ibarettir. Mimaride Müslüman etkisiyle oluşmuş bir sanat geleneği olan ‚Müdeccen Üslubu‛ (Arte Mudejar) ise, eski-yeni pek çok İspanyol yapılarında kullanılmıştır. İspanyolca’da yer etmiş dört bin civarındaki Arapça kelimeyi de İslâmî geçmişten kalan miras listesinde zikretmek gerekmektedir. Endülüs’te Maşrık-Mağrib-İber sanatlarının âhenkli bir karışımından doğan yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. Motif, desen ve her çeşit süslemeleriyle bu sanat, İslâm sanatının en güzel örneklerinden birisidir.