Sûrenin baş kısmında (3-5. âyetler) belirtildiği üzere müşrikler Hz. Peygamber’in yeme, içme, evlenme vb. beşerî özelliklerine bakarak onun peygamber olamayacağını, ancak bir sihirbaz veya bir şair olduğunu iddia ediyor; zamanla bir felâkete uğrayarak yok olacağına veya eceliyle öleceğine, böylece peygamberlik iddiasının da sona ereceğine inanıyorlardı (krş. Tûr 52/30-31).
Yüce Allah onların yersiz temennilerine cevap olmak üzere bu âyetleri indirerek peygamber dahi olsa hiçbir insana ölümsüzlük vermediğini, Peygamber’in ölümünü bekleyenler dahil olmak üzere her canlının ölümü tadacağını bildirmektedir. Nitekim başka bir âyette Hz. Peygamber’e hitaben, “Elbette sen öleceksin, onlar da ölecek” (Zümer 39/30) buyurarak bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiş, ölüm ve ölüm ötesi hakkında umursamaz davrananlara bu tutumlarının kendilerini hiçbir şekilde bu gerçeklerden kurtaramayacağını haber vermiştir. 35. âyet, insana ölümlülüğü, hayatın iyi ve kötü yönleriyle bir sınav alanı olduğu, sonunda herkesin Hakk’ın huzuruna varıp hesap vereceği gerçeğinin yalın fakat etkili bir ifadesidir.
Kaynak : kuran.diyanet.gov.tr/